Yorgun kentlerin yorgun kişileri olduk çoğumuz, bazıları helal, haram demeden yerken, içerken bazılarının eve ekmek götürme derdinde olduğu inkâr edilemeyen bir gerçek...

Onun için ey efendiler, kentin ey yöneticileri, ülkenin ey din anlatan ama gerçekleri saklayan din anlatıcıları arkadaşlar, vaizler, imamlar, yeşil sarıklı, beyaz sarıklı hocalar...

Anlayın, anlayın neden çığlık attığımızı kentin sokaklarında...

Anlayın muradımız boş boş laf etmek değil, muradımız hakkı, hukuku, adaleti savunmak ve kim olursa olsun haksızlığa uğrayanın yanında olmak, aç kalanın sofrasında ekmek, su olmak,  yöneticilere adil olun demek muradımız, anlatabildik mi efendiler?

Çünkü her ne kadar gürültü yaparsa yapsın birileri bazı haksızlıkların üstü kapanmıyor, saklanamıyor bazı evlerden dışarı taşan yoksulluklar efendilerimiz en konfor hayatı yaşarken, bunu yalnızca kendi hakları sanırken, neden böyle sanıyorlarsa...

Buraya Hazreti Ali’den bir hatırlatma ile devam edelim sözlerimize... Hazreti Ali, vali tayin ettiği kişiye der ki...

“Unutma gideceğin yerde iki çeşit insan var...

Biri din kardeşinse, diğeri de insan kardeşin!”

Bugünkü günde veya bu çağda insan kardeşliği çok önemli, herkesin mutlaka bizim dinimizden olması diye bir zorunluluk yok... Gerçi aynı dinden olduğunu kabul ettiklerimize bile adil davranmayan bir ülke olduk. Keşke bize bunu dedirtmeselerdi...

Sen bile ey insan, sen bile, aynı dinden olan din kardeşinin bazısına adil davranmıyorsun, hor görüyorsun, incitiyorsun, aşağılıyorsun, özellikle güç sahiplerinim genel tavrı böyle ve hiç kolay işlerden değil bunu gündeme taşımak...

Her an başın belaya girebilir...

Diyor ki Hazreti Ali... “Onlara eşit davran, Müslüman kardeş kabul ettiğin ile insan kardeşine eşit davran...”

Ülkemizde vuku bulan kimi adaletsizlikler, bazı hukuk dışı, hatta insanlık dışı davranışlar insanın aklına düştükçe içi acıyor...

Sizin acımıyor mu diye sormayacağım kimseye. Herkes kendi vicdanına sorsun... Bir daha dillendireyim ülkenin Müslümanlardan olduğunu kabul ettiğimiz yöneticiler de kendi insanına karşı adil değiller ve söyledikleri gibi insanı sevmiyorlar. Yalan ile işi götürmeye çalışıyorlar...

Ve çoğumuz halimizden memnun görünüyoruz. Çoğu halinden şikâyetçi değil gibi bir manzara sergilenen...

Adamlar 4 yıl milletvekilliği yapmış kişileri hayatları milletvekilliği yaparak geçmiş gibi ödüllendirirken, yüz binlerce emekli maaşı verirlerken, vatandaş olarak tarif ettikleri birçok insana “Sen bu 10 bin lira ile geçin” diye zulüm yapıyorlar. Hem maddi hem manevi bir işkence bu desek bir de kızıyorlar...

Halkın sırtına abanarak geçinen, beyaz sarıklı, yeşil sarıklı hocalar ve halka her cuma vaaz eden vaiz efendiler, asla bunlardan söz etmezler halka. “Ey insanlar haksızlığa razı olmak insani bir tavırdır” demezler demiyorlar demeyecekler...

Çünkü hangi bulvarda olursa olsun efendilerin çoğunun tuzu kuru, keyifleri yerinde...

Çıkarlarını kutsayan, kendilerinden başka kimseyi umursamayan, dinin gerçeğini halktan gizleyenlere yazıklar olsun...