Birileri nasıl anlarsa anlasın eskiden daha masumdu dünya... İnsanlar daha masum daha iyi kalpli idi ve daha çok Allah ile bağları vardı...

Allah tan korkuyorlar mıydı seviyorlar mıydı tam bilmiyorum... Ama Allah ile farklı bir bağları bir iletişimleri vardı, yüzleri daha aydınlıktı konuşurken gülerken...

Hep Allah yanlarında gibi davranırlardı davranırken...

Konuşmaları Allah için, sevgileri Allah için hayırları Allah için, komşulukları Allah içindi yemin olsun...

Eski dedimse çok eski zamanlar değil, kırk sene elli sene geriye gidin, o günleri gözden geçirin, göreceksiniz insanlık bu kadar kaba görgüsüz bencil ikiyüzlü değildi...

Ve şöyle sözler edilir ve öğretilirdi arkadan gelen nesle yani gençlere...

Bir insanın Müslümanlığından üç şekilde emin olunur...

Söz verince verdiği sözü tutar...

Kendisine bir şey emanet edilirse emanete hainlik etmez...

Ve asla yalan söylemez...

Aslında bu hasletlerin her biri İslam’ın öğretilerinden v Peygamberin sünnetlerindendir...

Hazreti Muhammed’in ahali arasındaki unvanı Muhammed’ülemin... Yani kendisinden emin olunan, hem Peygamberlik gelmeden çok önceleri, yani gençlik çağında...

Kıyamet mevsimi mi geldi, ne oldu da bu kadar çok yalan söyler olduk, neden emanete ihanet eder oldu şimdilerde insan?

Yalansız olmak ölüm gibi şimdilerde... Yalansız hayatı kalmadı insanların özelde Kendilerine Müslüman denilen ahalinin...

Allah kalbinizden tutsun, bende kendimi avutuyorum böyle şeyleri gündeme getirerek...

Ama bilmenizi isterim dünya yoruldu... Yoruldu yeryüzü Gökyüzü... Çocukları yorduk, yorduk kuşları...

Geriye iyi bir dünya bırakmıyoruz, ister inanın ister inanmayın, bunun da hesabı sorulacak öteki dünya da...