Hangi korku güçlü; virüs mü, yoksulluk mu? 
Can korkusunu yoksulluk korkusu bastırdı? 
Bu ülkede ölüm korkusunu bastıran duygu devletine olan güvensizlikten kaynaklanıyor. En acısı ikisinde de var olmanın tehlikeye düşmesi. 
Can korkusunun nedeni virüs olduğunu biliyoruz. 
Peki ya yoksulluk ve çaresizliğin nedeni nedir? Galiba bunun nedeni biziz. 
Kendi elimizle bu kadar çaresizliğe evet demedik mi? Evet derken ne düşündük acaba? Partiyi mi, ülkeyi mi düşündük? Partileri takım tutar gibi tutmaktan vazgeçmeliyiz. Partileri biz yaratırız, onlara tapmak niye? 
Bindiğimiz gemi aynı. Bir tarafın denge kaybı iki tarafın batması demek! O zaman sen - ben - o değil, biz olmalıyız. Her çalınmışlık bizim lokmamız. O bir oy sizin karakteriniz ve fikrinizi, varlığınızı, bu ülkenin evladıyım demenin belirtme şekli. 
O halde biz bu yönetimi hak etmedik mi? Bu soruyu oturup soralım. Bir oy yoksulluğa çaresizliğe evet midir? Evetse kendi düşen ağlamaz derler değil mi? Ya hayırsa bir oyun ne kadar önemli olduğunu anlamışsın şuan. 
Virüs değil bizi öldüren ve öldürecek olan; geçim sıkıntısı ve güvensizlik! 
Virüsten korunmanın bin yolu var da ya çaresizlikten nasıl korunacağız...