Yine sabah oldu, içinde yine aynı kaygılar, aynı endişe çoklarımızın içinde, ev kirasını nasıl öderim, dükkân kirasını nasıl öderim, elektrik kesilirse nasıl açtırırım gibi düşünceler hep, seninle yola düşenler...
Yani senin için değişen bir şey yok, yarında olmayacak... Yalnız senin değil şehir halkının çoğu aynı endişe aynı korku ile dolaşıyorlar, yollarda dolaşırken... Farkında mısın kimseciklerin yüzünde aydınlık bir tebessüm yok...
Uzun bir yol dünya yolculuğu biliyoruz da, şimdilerde daha daha zor bu yolda yolcu olmak... Evlerimizin önünde bir şeyler tamir eden babalarımızın bakışını unuttuk dünya galiye sinden... 
Umutsuzluk değil bu, ama yarınlarda yine en çok beyaz adamlar konuşacak, belki daha sonraları da hep onlar konuşacak... Kim Belediye Başkanı olmalı dense, hep onların adı yazılacak, onlardan söz edilecek...
Ya da onlara hizmet etmeyi taahhüt edenler...
Nedense sen ey halkım, sen onları kutsamayı seviyorsun “yanlış yapıyorsun” desem bana kızacaksın ama yanlış yapıyorsun...
Kendi yanlışlarımızın yanlış tercihlerimizin sonucu başımıza gelenler, şehrin başına gelenler ülkenin başına gelenler...
Mesela şimdiye kadar bir sabah kalktığında tek başına yolda yürüyen bir Belediye Başkanı gördün mü bu şehirde, neden yürümezler, neden çocukluklarını özlemezler eski komşularını oynadıkları parkları çocukluk arkadaşlarını?
Bir zaman oturdukları parklarda neden oturmak istemezler yanlarında kimse olmadan, insan hayal kurmaz mı özlemez mi eski günleri...
Kendi yüreklerine bile zaman ayırmak düşmüyor akıllarına, çünkü kendilerince işleri çok kendilerince çok meşguller, ama ahali yok şehrin miskinleri yok o meşguliyetin içinde... 
Mesela yarın Milletvekili seçimlerinde en çok onların adı geçecek, bütün partiler onların adını önemseyecekler, yani beyaz adamların, yani muhteşem hayatı seçenlerin serveti parayı Tanrı yerine koyanların...
Yani senin anlayacağın ey halkım, değişen bir şey olmayacak yarınlarda da... Kimse düşünmeyecek kuş seslerinin neden azaldığını, göllerin neden kuruduğu bazı evlere ekmek girmediğini işsiz babaları mutsuz kadınları...
Üzülen yine sen olacaksın yarın da, yarından sonra da, ve sana benzeyenler yani bazılarının yoksu diye anlattığı kişiler...
Mesela kimse sorgulamayacak, bazılarının birkaç sene içinde bu kadar zengin olduğunu servet edindiğini o muhteşem villalara pahalı arabalara nasıl sahip olduğunu...
Ekmek çalanlara hırsız, şehirleri talan edenlere saygı duyulduğu bir sistem, karanlık zalim hak hukuk tanımayan...
Merak ediyorum yüreğin nasıl razı oluyor bunca yalana...