Nereden başlasak söylemeye, mesela sizce bunca konuşan birbirine bağıran çağıran birbirine küfür eden hakaret eden, bunları millet için yaptıklarını söyleyen siyaset insanlarının ne kadar umurundayız, soralım kendimize...
Sahi bu ülkeyi ülke insanını ne kadar seviyorlar siyaset insanları, insan sevgisinde ülke sevgisinde samimi iseler, neden en azından arada sırada bir araya gelmeyi akıl etmezler? Akıl etmezler değil işlerine gelmiyor öyle yapmak, bütün kavga bütün söz dalaşı sen kalk ben oturayım deme hali...
Senin yediğin yeter biraz da ben yiyeyim biraz da ben çevremi ailemi yakınlarımı zengin edeyim yarışı... Bunun için hiç kimseye hiçbir vatandaşa şu parti ötekinden daha dürüst daha adil daha hakça davranışlar demeye kalkmam...
Bunları dile getirmek ne kadar doğru bilmiyorum... Ama bir şeyler demeliyiz birbirimize, onların yani siyasetçiler yüzünden birbirimizden uzak durmamalıyız ve doğruyu halk olarak biz bulmaya çalışmalıyız...
Mesela sen milletvekili seçmiyorsun, kendine kendi şehrine kendi kalbine yakın bulduğu kişiyi seçmiyorsun ey halkım, sana kendi istediklerini seçtiriyorlar partilerin genel başkanları ve bu hepsinde böyle...
Sana saygı bile duymuyorlar, bakmayın halkın dediği olur dediklerine, şimdiye kadar onların dediği oldu, ama sen de demedin bu neden böyle oluyor diye..
Bildiğim bir şey varsa, ülkenin gidişatı iyi değil, ve sonumuz daha kötü olacak böyle giderse bu düzen...
Siyasetçilere inanmıyorum değil, onlar inanılacak bir hal davranış içinde değiller... Hatırla kimi yasalar aylarca çıkmazken meclisten, milletvekillerinin kendi çıkarlarına uygun olan yasalar bir gece yarısı yarım saatte çıkıyor çıkarıyorlar...
Bakmayın Cuma günleri camilerden yükselen vaazlara hutbelere, caminin az ötesinde neler yaşandığı, hangi eve ekmek giriyor hangisine girmiyor kimin haberi var, bilgisi var, veya kimin umurunda...
Mesela hiç gören var mı kentin Belediye Başkanını veya Kaymakamını bir kuşluk vakti bir fakirin yoksulun evinden çıkarken?
Ama her yerdeler beyaz adamlar ileler...
Mesela varıp sorun mahalle camisinin imamına imamlarına müezzinine mahallede kaç fakir kaç yoksul kaç yetim çocuk var bilgileri haberleri var mı?
Bütün kitaplar da anlatılır ki, Hazreti Muhammed bu konularda çok hassastı... Sokakta oynayan çocuklardan birini görmeyince “arkadaşınız nerde?” diye sorunca onun kuşu öldü üzgün evden çıkmıyor cevabını alınca ne yapmıştı gidin Kentin müftüsüne ya da mahallenin imamına sorun bakalım...
Çocuğun evine gidip üzülme sana yeni bir kuşu ben alırım diyen bir Peygamberin ümmetiyiz de, ama artık kimse onun sahip olduğu hasletlere sahip değil demeyeceğim, sahip olmak istemiyor...
Çocuklar yorgun, kuşları yok ettik, kadınları canından ettik, bazılarını öldürdük ve sonra karşıdan karşıya nutuk çeken adamlar...
İçi boş vaazlar hutbeler, sorumsuz kişiler konuşuyorlar durmadan, hiçbir şey faydası olmayan...