Öyle bir zaman ki, artık kimseler gerçekleri söylemiyor, yazmıyor konuşmuyor dilendirmiyor ve şimdilerde herkes kendi putunu inancını, dinini, ideolojisini dayatıyor, ama hepsi...
Bilerek hepsi dedim, hepsi hepimiz hatta belki çok az kişi hakkı hakikati gerçeği söyleme peşinde ne kadar becerebilirse...
Sağcısı, solcusu, ulusalcısı, dincisi, Ak partilisi, CHP’lisi ve daha ötekiler kendi putlarını dayatıyorlar halka! Kendi gerçeklerini, kendi yaşam tarzını, anlayışını, düşüncesini...
Ve sen de ey halkım sen de, nedense onlardan birinin safında olmak zorunda hissediyorsun kendi! Hayır ben sizlerden değilim, yalanlarınıza, riyakârlıklarınıza ortak olacak değilim demiyorsun, diyemiyorsun nedense demiyorum...
Çünkü bireyler olarak çıkarımıza kim uygun sözler ediyorsa onların tarafında olmayı seçtik. Çok umurumuzda olmadı kaybedilen değerler, gelenekler, ahlak, kardeşlik, akrabalık, dostluk...
Çıkar çıkar çıkar… Hep çıkar, daima çıkar denir oldu, sen çıkarına bak dediler açık açık, çıkarın başkalarının hakkına el koymaksa bile çıkar dendi...
Olumlu ya da olumsuz her olayı kendine çıkarına yorumlar oldu yurdum insanı...
Partiler, siyaset insanları, dinden söz edenler, yazarlar, şairler, eli kalem tutanlar...
‘Sizin putlarınızı kendime tanrı edinecek değilim’ diyemiyorsun, diyemiyoruz, belki de dedirtmiyorlar...
Artık sormaz olduk bu ülke nereye gidiyor, bu yolun sonu nereye çıkar, ülkede neden herkeste silah var, neden sokaklar çete yuvası, neden aramızda dolaşıyor on suçtan, yirmi, yetmiş suçtan kaydı olan kişiler?
Sahi neden silahlı herkes diyeceğim de, elbette herkes değil ama çoğu silahlı insanımız, arabalarda sopalar, döner bıçakları taşınıyor, eşinin, çocuklarının gözü önünde dövülen adamlar...
Hiç kimse ama hiç kimse sorumluluk almak istemiyor, yöneticilerimizin neredeyse hepsi sırça köşklerinde, makamlarında günü gün etmekteler...
Mesela şimdi Diyarbakır da öldürülen Narin kızımızın ölümü üstüne hepsi ama hepsi bir şey söylüyor, hepsi ‘Narin bizim kızımız, benim kızım’ gibi laflar ediyorlar, inanın çoğu samimi değil, ama bunu diyemiyorsun...
Yahu Narin’e gelinceye kadar aynı veya benzer bir akıbetle yüzlerce kız çocuğu öldü, öldürüldü ülkede… Çoğumuzun gözü önünde, ses çıkaran kaç kişi oldu...
Narin yaşındaki kızların zorla evlendirildiği, gelin edildiği, köy ahalisinin takı meresimi yaptığı ve itiraz edenlere ‘küçüğün rızası var’ diyecek kadar utanmazlık sergileyen makam yetki sahipleri...
En hafif haliyle Narin yaşındaki binlerce kızın şehir şehir dolaşıp tarım işçiliği yaptığını çadırlarda, başlarına neler getirildiğini ve bazılarının traktör altında, servis minibüslerinin derelere uçtuklarında ölmeleri kimlerin umurunda oldu?
Hala bu ülkede kadının adı yok, kız çocuklarının adı yok, hele bir de yoksulluk varsa kaderinde hiç yok...
Neden birbirimizi kandırma peşindeyiz hala?
Çok mu saçma söylemeye çalıştıklarım?