Biliyor musun yazabilirsem güzel sözlere etmeyi düşünüyorum bende... Aydınlık sözler, içinde barış olan kardeşlik olan sevda olan aşk olan sözler etmeyi çok isterim mesela... Kuşlara yem atan kedilere mama veren, yaşlıları kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçirenlerden olalım en azından derim...

Ey halkım, ey şehir ahalisi ey gönlünde güzellik taşımak isteyenler umudunuzu diri tutun, kendinizi sarın sarmalayın, varsa kuş sesleri dinleyin, anneler çocuklarını parka götürsünler yarın sabah bir başka güzel olacak dünya...

Ülkemiz bir başka güzel olacak, şehir bir başka güzel olacak... Kimisi mehdi geldi, kimisi Peygamber geri geldi sanacak demek istiyorum da, denmiyor...

Mesela yarın sabah daha aydınlık olacak şehir, yollar gürültüden uzak her yerde gül kokusu, ne korna gürültüsü ne kedi ölüsü var sokaklarda, sokaklar pırıl pırıl...

Yarın sabah Kentin Kaymakamı yürüyerek gelecek makamına, yürüyerek ve insanları selamlayarak gelecek kentin Belediye Başkanı selam diyecek, selam kuşlar...

Kentin müftüsü “ey insanlar kuşlara yem atmayı unutmayın” diye başlayacak Cuma günkü konuşmasına... Yoksullara sahip çıkın yetimleri sahiplenin sakın kadınları incitmeyin diye başlayacak ilk sözüne...

Hayal falan görmüyorum, sadece düşlüyorum böyle olmasını, olmayacağını bile bile... Biliyor musun dostum artık böyle düşler bile kuramıyoruz, kurdurmuyorlar... Ne aklımız kaldı ne fikrimiz ne kendimize ait düşüncemiz...

Bizim yerimize artık efendilerimiz düşünüyorlar, efendilerimizin kutsayıcıları olduk hemen hemen hepimiz...

Bu meydandaki seslerin hiç biri bize ait değil, bizim değerlerimiz değil onların değer dedikleri, ama bunu bile söyletmiyorlar, söylemeye cesaret edemez olduk, nedeni çok belli değil bu suskunluğun...

Sen diyorlar halka, sen her şeyi bilemezsin, senin aklın ermez, senin yerine biz akıl ederiz diyen güç sahipleri her yerde...

Bütün şehirlerde bütün kurumlarda kuruluşlarda...

Karalıklara aydınlık diyenler, en ince yerimizden bizleri yaralayanlar her yerde... Biraz ileri gidersen meczup falan diyorlar...

Neyse Tanrı belası bir kara anlayış... Ne itiraz hakkın var, ne ret etme... Üstelik bütün bunları milletin halkın senin Ahmet’in Ayşe’nin parası ile yapıyorlar...

Umurlarında değil evinin kirasını ödeyemeyen babalar, tenceresi kaynamayan anneler, gözlerine uyku girmeyen yaşlılar ihtiyaç sahipleri...

Ama onlara sorarsan, her şey yolunda herkesin karnı tok, sofralar dolu...

Nereden neye geldim bende... Yine hüzün dolu sözler ettim, oysa daha güzel sözler etmekti muradım...

Kim bilir, belki sen bile onları haklı bulacaksın... Çünkü yeni dünya insanın tercihi güçlünün yanında omluk...

Yine de sana diyorum ki, elimden tut karşıya geçir beni... Çünkü kırmızı ışıkta durmuyor sürücüleri bu kentin...