Önce uyutmuşlar bizi, yatın uyuyun demişler bizde yatıp uyumuşuz ve biz uyurken gerçekleşmiş her şey... Önce dünyayı kirletmişler sonra insanların kalplerini duygularını... Baktık ki şehirleri kirletmişler, şehirler beyaz adamların istilası altında...
Dağlar ormanlar denizler sokaklar istila altında, yalnız dışarıdan gelenler değil, içerde olan insanımızın yarısı göçebe onların gözünde...
Senin anlayacağın “anlarsan tabi” yeni bir tiyatro sahnesi sergilenen,  hiçbir oyun bize ait değil...
Şehirlerimiz bize ait değil ister inan iste inanma... Dağlar ormanlar denizler kıyılar hep birilerinin, ama o birilerinin kim olduğunu bilmiyoruz doğrusu...
Zira efendilerimiz sizin bilmenize gerek yok, sizin yerine biz biliyoruz... Düşünmeyin çünkü sizin yerinize biz düşünüyoruz diyorlar ve bizde “yani halk”  onlara inanmayı seçtik... Şimdi halkımızın her birinin bir partisi var, partilerin liderleri var kendilerine Peygamber gibi inanılan...
Yani düşünme becerisini bile elimizden almışlar, kendimiz ülkemiz yaşadığımız şehirler için önemli olan hiçbir şeyi düşünemez bir haldeyiz,  bu gidiş hayra alamet değil bile diyemiyoruz bir birimize...
Çünkü insan insanı sevmeyi dinlemeyi saygı duymayı unuttu diyeceğim de, hayır unutmadı vazgeçti sevmekten...
Onun için onlarca bıçak darbesiyle öldürülen kadınların çığlıkları ile dolu sokaklar, ne duyan var ne umurunda olan...
Artık camilerde asla söz edilmez oldu bunlar... Üzülüyoruz desek, ona bile inanmayan zalimler köşe başlarını tutan...
Ama seyrediyoruz seyrettiriyorlar, hayran kalıyoruz spor arabası ile gezen kadınlara, ama çoğumuz görmüyoruz sokakta açlıktan ölen kedileri... Dünya hızla dönmeye devam ediyor, kimse farkında değil kalbinin anahtarlarını kaybettiğinden...
Pijamalını çıkarınca medeni olacağına inandırıldı insan... Önce karnında aylarca karnında taşıyan sonra uyurken geceler boyu beşiğini sallayan annelerini unutan çocuklar doldu sokaklara...
Şu kuşağı bu kuşağı falan dendi kol dövmesine âşık gençlere, oysa hiçbir şey değillerdi...
Uyanalım artık, çok uyuduk çok uyuttular... Üşüyen yok olan bizim yani bu ülkenin dağları çocukları kuşları...
Yeterince yağmalandık, daha izin vermeyelim daha çok yağmalanmaya, tabi aklımız da kirlenmedi ise...
Biliyorum böyle sözlere söylenmez gazete köşelerinde... Ne yapayım bende kendimi bir vapur güvertesinde sanıyorum kimi zaman ve inanıyorum kimilerinin duyacağına...
Nafile çırpınış mı, olsun...
Umudun uçuşuna tutunmak gibi bir şey benim için, şiir okumak gibi...