Güzel kardeşim! Şimdi sen bu yazıyı okuyorsun ya, sakın sana bilgiçlik tasladığımı sanma… Benim yapmaya çalıştığım kimi hatırlatmalar yapmak, bu ülkenin insanı olarak ve İslam ümmetinin bir ferdi olarak, elimizden kayıp giden kimi değerlerimizi gündeme taşımak…

Bir bardak çay içimlik zamanda seninle konuşmak, benim aklıma düşen kimi soruları zaman zaman senin de aklına düşüyor mu, diye sormak…

İnsanın her daim soruları olmalı hayata dair, ama önce kendine sormalı başkalarına ne soracaksa, başkalarından hangi cevabı duymak istiyorsa, öyle cevapları olmalı insanın… Her daim demeye çalıştık, boşa harcanan vakitler insanın ömründen boş yere kayıp giden vakitlerdir… Yani kendine yazık ettiği zamanlar…

İnsan kendine yazık etmemeli, vaktini boş yerlere boş işlere harcamamalı… Hani dini toplantılarda veya camiler de edilen vaazlarda okunan hutbeler de anlatılır ya “ey insan!” sen bu dünyaya boş yere gönderilmedin, diye…

Gerçekten insan boş yere, boş işler için gönderilmedi bu âleme… Bunu her zaman hatırlatır Aziz Allah insanlara kutsal metinler de… Kendine zulüm etme, kendini kandırma denir… Ne yazık ki, bu ikazı duyan insan sayısı çok az günümüz de…

Kendini kontrol altında tutmalı insan, değerlerini kaybetmek istemiyorsa, dinini imanını ahlakını yarınlarını, çocuklarının yarınlarını aydınlık kılmak istiyorsa…

Gerçekten çok kısa dünya hayatı…

Sorusu olan bilgi sahibi olur, soru sormak bilgi talep etmektir, öğrenmek istemektir… Hayat her daim bir okuldur, akıl ve kalp sahipleri için…

Hatırlarsak; insandan her anının hesabının sorulacağı söylenir kutsal metinlerde… Ve yine denir ki, o gün kimsenin kimseye faydası olmayacak…

Hani aklıma deli sorular düştü denilir ya, kimilerine göre deli sorular benim de dediklerim… Keşke bir çay içimlik yan yana gelsek de konuşsak bunları… Biliyorum senin de aklına düşen, ama cevabını bulamadığın soruların var…

Bunları nerden çıkarıyorsun deme… Her şey ortada, sokakların halini görünce bunu anlıyoruz aslında da, anlamak hoşumuza gitmeyebilir… Biliyorum bazı sorular insanın canını sıkar, ama gerçeklerden kaçılmıyor kimi zaman…

Çünkü hayatımızdan çıkıp giden veya bizim çıkardığımız birçok değerin yokluğunu hissetmeye başladık pek çoğumuz… Zaman zaman “aman boş ver” desek de, her daim bir soru vardır insanın aklında…

 Kazanç sanılan kimi dünyalık nimetlerin karşılığı olarak nelerden vazgeçtik, mesela eskisi kadar yine aramız iyi miyiz sence… Başkalarına iyi davranan güzel sözler eden, güzel davranışlar sergileyen bir kişi miyiz?

Allah ile aramız nasıl, din ile aramız nasıl, Kuran ile nasıl aramız? Bunları ne kadar sahipleniyoruz, ne kadar alakalıyız ihtiyaç sahipleri insanlar ile?

Ne kadar İslam’ca yapıp ettiklerimiz? Sonra evlerimiz ne kadar bize ait, çocuklarımız ne kadar bizim arzu ettiğimiz halde? Helal ve haram ile aramız nasıl, bunların sınırlarını Allah’ın belirlediği sınırlar mı, yoksa kendimiz mi belirliyoruz?

Daha başka sorularımız olsun ki, kimileri gibi uzak kalmayalım Allah’tan… Hayır ve iyilikten geri kalmayalım, küfür ehli olmayalım…

Selam ile… Haydi sen de, daha başka sorular not et bir yelere…