Kentler adına umudumuz bitmesin diye bu sözlerimiz... Kimse oraya buraya çekerek başka anlamlar yüklemesin… Bu da bizim düşüncemiz en azından saygı duyulsun isteriz… Gerçi efendiler güç ve servet sahiplerini dinlemekten başka bir şey yapmıyorlar, olsun varsın biz yine diyelim sözümüz. Kentleri yok eden, kentlerin canını acıtan ağaçların dağların canını acıtan insanlar olduk, ama çoğumuzun umurunda olmadı böyle olmamız, şehir ahalisi olarak yalnız kendini düşünen insanlar olduk…  

Şehirler de insanlar gibidir onlarında canları vardır, onlar da doğarlar inşa edilirler imar edilirler ve kendilerine verilen değer ölçüsünde yaşarla ya da ölürler… Yaşıyor sandığımız şehirleri ölü haline getirdik, ya da getirdiler… 

Şehirleri erken ölen, öldürülen bir ülke olduk... Çok talan ettiler şehirler, çok vurgun yaptılar kimileri ve şimdilerde Ülkenin Cumhurbaşkanı bizzat kendisi diyor bunun böyle olduğunu…

Ne çok geç kalındı oysa… Oysa kendisi de o öncülerden biri oldu, şehirlerin bu hale gelmesi konusunda… İçine Tanrının girmediği gökdelenler en çok bu hükümet zamanında yapıldı, demek farkına vardılar yaptıkları yanlışların zalimce yanlışlıklar odlunun…

Yapay mimari diyor, çocukların ayakları toprağa değmeli diyor, insanın eli toprağa değmeli diyor, çok geç kalındı ama...

Zira o gökdelenleri dikenler önce bağları bahçeleri yok ettiler, dağları yok ettiler, en güzel ağaçları yok ettiler…

Kimileri çok fena kolunu kanadını kırdılar şehirlerin, kalbine hançer sapladılar, gözünü görmez kulağını duymaz ettiler ve şimdi bütün şehirlerimiz bizi kurtarın diye çığlık içindeler...

Bize bu kadar zalimlik yapmayın, bizi bu kadar yok etmeyin dağlarıma bağlarıma bahçelerime dokunmayın diyorlar, ama duyan insanların sayısı çok az bu feryatları...

Şimdi siz Alanya’nın bu çığlığı atmadığını mı sanıyorsunuz, beni öldürdünüz demediğini mi sanıyorsunuz, beni dalsız budaksız ağaçsız bağsız bahçesiz topraksız demediğini mi sanıyorsunuz?

Duymuyorsunuz sadece, duymak istemiyorsunuz, taksimde pay almak adına susuyor veya taksimcilerin yanında duruyor, onları kutsuyor onları efendi ediniyorsunuz…

Fikri olmayan, irfanı olmayan kutsal metinlerden haberi olmayan Allah’ın dediklerine kulaklarını tıkamış kişileri öne çıkarıyorsunuz bunun için her şeyi yapıyorsunuz…

Ama sormuyorsunuz “neden bu şehrin iş yerleri otelleri alışveriş merkezleri” kâfirce diye… Üç kuruş çıkar için ne çok susuyor ne çok fedakârlık yapıyorsunuz, kendi aleyhinize olduğu halde…

Şehrin aleyhine olduğu halde… Sahi yapılanları beğeniyor musunuz, hiç mi canınız sıkılmaz olanlara, hiç mi aklınıza düşmez surat asmak kente yapılan bu karanlık işlere bu zulme…

Ne Aşktan anlıyorlar ne şiirden… Sadece kendilerini kutsamak işleri, kendilerini önemsemek her birisinin…

Gözümüzün feri neden söndü bu kadar? Neden görmez duymaz olduk yapılanların yanlış olduğunu, bu şehre kötülük yapıldığını?

Neden aklımıza düşmez Aziz Allah bu işlere ne der diye?

Neyse bugün böyle bırakılım..Aziz Allah’tan iyilikler dilerim hepinize…