Farkında olmadan saplanıp kalıyoruz hayatın orta yerine... Karmakarışık hayallerin peşinde koşmaktan ya yorulduk, ya bilemez olduk, ne hallere düştüğümüzü...

Varsa yoksa daha fazlasına sahip olma arzusuyla koşturuyoruz girdabın içinde...
 
Sahi bizi kim kurtarır bu hengâmeden, kim der bu kadar koşunun insana zararlı olduğunu? Sen bana sor ben sana sorayım “Bize kim sahip çıkar ?”sözümüzün geçmediği bu kentlerde...
Kuşların yok edildiği şehirler şehir mi olur?

Ormanlar işgal altında, denizler yağma edilmiş  “Peki kim bunlar?” bile deme hakkımız yok...

Sonra eşyanın hükümranlığı altında evlerimiz... Kalbimizin “Bana bunu yapma!” çığlıklarını duymaz olduk...

Her birimiz bir şekilde,  elektronik kelepçelerle kendimizi bir yerlere kelepçelemiş durumdayız... Artık bu meydanlar bizim değil, deme cesaretimiz bile yok... 

Bu kızlar bu oğullar bizim topraklarımızın çocukları değil, ben de biliyorum bu sözlerin ağır olduğunu, ama gerçek bu ve gerçekler acı olur denir eskiden beri...

Kalbimizi kaybettik, selamı kaybettik, anne nasılsın baba nasılsın bir ihtiyacınız var mı deme geleneğini kaybettik... 

Bir yarış içindeyiz de, kiminle yarış ediyoruz, neden ediyoruz belli değil...
Ya da ettiriyorlar...
Hiç işimiz kalmadı gibi, cesedimizle ruhumuz, hatta en yakınlarımız arasına mesafeler koyduk, ama farkında değiliz konan bu mesafelerin...

Merhametin önüne de, vicdanını önüne de...
 Düşlerimiz düşüncelerimiz pas tutmuş gibi...
Çağdaşlarımızla yarış ediyoruz maddenin dürtüsüyle... Bazı karanlık silahlar kurşun yerine başka başka ateşleme yapıyor bir yerlerimize...

Pas tutmuş organlarımız yağsız kalıyor tabiplerin elinde.
 
Bizi doktorlar değil, sevgi kurtaracak... Bunu anlamak için çok zaman geçecek... Beyinlerimiz esir kampında kalmış kelepçeli mahkumlar gibi...

Elimizden gelse torunlarımızın ilahı olacağız... Torunlarının başını yakacak bu günün büyükleri... Çünkü torunlardan para kazanmasında mal mülk sevdasından bir talepleri yok...

Kimse bu gidişin sonu nereye diye bile soramıyor... 

Ama bu gidişin sonu aydınlık değil...