İnsanları hayra iyiliğe çağırmak sünnettir... Ama bilmek gerek nereye çağırdığını, nereye niçin çağrıldığını... Bütün elçiler birer nidacıdır insanlara, insanları hayra ve iyiliği çağıran...
Mesela bir nidacı çağırandır Peygamberimiz Muhammed Mustafa insanları Allah’a ve Allah’ın birliğine... 
Tarihi iyi okursak, her elçinin ilk karşı çıktığı şey zalimler ve onların zulümleri...
Ne yazık dünyanın insanlığın ilk gününde başlayan zulüm ve zalimlik, bu güne kadar devam etmiş, görünen o ki, bundan sonra da devam edecek...
İnsanın insana zulüm yapması, onu ezmesi onu aç bırakması, evinden yurdundan etmesi, anlaşılan şeyler değil... Fakat var bunlar dünyada yaşayan insanların dörtte üçü sefalet içinde yaşamakta, açlık çekmekte, bir kısmı sürgünlerde çadırlarda yaşamakta...
Hem de, anlatılması mümkün olmayan acılar içinde...
Bazen insanın kendine sorası geliyor “Böyle zalim böyle zulüm içinde olan bir dünya, ya şamaya değer mi?” diye?
Doğrusu ben soruyorum, yaşadın yaşadın ve seyirci oldun bunca zulme bunca haksızlığa, ya sonra? Aslında cevabı yok böyle soruların... Keşke bu soruların kıymetini bilsek ve çoğaltsak bu soruları? Yaşadığın dünyada veya ülkede, yaşadığın şehirlerde ya da, insanların bir kısmı aç ve sefalet içinde iken, nasıl haz alırsın yaşamaktan?
Neyse konuya gelelim... Hepimiz biliyoruz, Suriye de on yıla yakındır bir savaş var ve ülke halkının yarısı sürgünde, bir yarısı öldü öldürüldü... Başka bir yarısı yaşamaya çalışıyorlar kamplarda çadırlarda sınır boylarında...
Son birkaç aydır İdlip te, yeniden bir büyük savaş var, yüz binlerce insan evlerinden edildiler, gidecekleri bir yerleri yok..Arık çadır kentler de, taşımaz oldu onca insanı...
Çocuklar aç, çocuklar çıplak, anneler çaresizlik içinde, bir lokma ekmeğe hasret insanlar... İnsanlar dediğimiz bu insanlar bizim din kardeşlerimiz... Yani dinimize göre ekmeğimizi evimizi paylaşmamız gerekenler...
Bir sürü bahanemiz var doğru... Ama bu bahaneler bizi sorumlu olmaktan kurtarmaz...
Bu insanlara ekmek olmak adına, ayaklarına ayakkabı olmak adına, üstlerine yorgan battaniye olmak adına, ekmek edecek un olmak adına, benim kendilerine “Alanya’nın yüz akı” dediğimiz kardeşlerimiz Hacı Memişler önünde 6 Ocaktan 16 Ocağa kadar, yardım toplamak için bir hayır çarşısı açtılar...
Diyorum ki, bu çadıra, bu hayır çarşısına gitmeyi uğramayı ihmal etmeyelim... Birer birer, ikişer ikişer akın edelim o çadıra...
Bunu sizlere duyurmak istedim ey Alanya halkı... Ey kardeşler, ey Müslümanlar, o cemaat bu cemaat demeden, o kuruluş bu kuruluş demeden, gelin bu hayır iyilik çadırına uğrayalım derim...