Sanırım yeryüzünde kendisine en çok soru sorulan kişi Hazreti Muhammed’dir. Kısa hayatında binlerce yüz binlerce belki milyonlarca soruya muhatap olmuştur... Onunla karşılaşan herkes bir soru sormuştur, iman edenler, etmeyenler, uzaktan gelenler, yakında olanların hep bir sorusu olmuştur kendine...

Mesela kadınların, mesela çocukların...

En çok adını duyup çok uzaklardan gelen bedeviler sormuştur, kimi zaman “Şimdi sen Peygamber misin?” demişlerdir, kimi zaman “Din nedir?”, kimi zaman “Ben Müslüman olursam, neleri yaparsam cennete giderim?” diyenler olmuştur...

“Ya Muhammed, İslam nedir?” sorusu sorulmuştur en çok.

Ve, “İman nedir?”

İmanı ele alırsak İman Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahret gününe, hayrı, şerri ile tereddütsüz kadere inanmaktır buyurmuştur... Geriye kendimize sorarsak veya birbirimize sorarsak sahi böyle bir imana sahip miyiz?

Soru sormaktan korkmayalım bir şey olmaz soru sormaktan, hele insan kendine sorarsa...

Mesela Allah inancımız nasıl, yaptığımız her işte, işlediğimiz her günahta veya işlediğimiz her iyilikte; Allah’ın bizi gördüğünü, gözetlediğini gerçekten düşünüyor muyuz?

Biz Allah’ı görmesek de, her an onun bizi gördüğüne gerçekten inanıyor muyuz, buna inanan bir insan bir Müslüman nasıl işler bunca günahı, nasıl başkalarının hakkına girer, nasıl zulüm eder güçsüzlere...

Nasıl haram yer? Sakın haramı hafife almayalım, yalanı hafife almayalım, yalan ve haram ülkeyi ülke insanını ve Müslümanları perişan etti ve çoğumuz onların zalim pençesine kaptırdık kendimizi...

Ben söylemiş olayım da kim nasıl anlarsa anlasın...

Sahi ahret günü inancımız nasıl, orada hesaba çekilmeye gerçekten inanıyor muyuz, eğer inanıyorsak nasıl işliyoruz bunca yalan dolan dolu işleri?

Başka insanların hakkına girmenin hesabı orada karşımıza çıkacağına inanıyorsak, nasıl el koyuyoruz insanların hakkına, akrabalarımızın, yakınlarımızın, kardeşlerimizin hakkına...

Sokaklar evler birbirinin hakkını gasp eden kişilerle dolu, konuşunca Allah’a inandığını söyleyen, ahret gününe inandığını söyleyen, bu nasıl bir inanma...

Yoksa Allah’ımı ciddiye almıyoruz?

Neyse bu kadar hatırlatma yeter, işi ciddiye alanlar olur belki diye dillendirdim ben de...

İmanı ciddiye almak gerek. Ciddiye almak gerek hesap günü denen günü...