Dediğim başka bir şey yok ki, sadece yanıldık diyorum, ya da yanıltıyorlar bizi... Veya yanılmak işimize geliyor, yarın bir şey olursa "biz bilmiyorduk" demek için bahane ürettiklerin...

Doğru olmayı, doğruların yanında olmayı doğru sözlü olmayı unuttuk diyorum...

Sanıyorum anladın sözlerimizin siyasetçiler üstüne olduğunu?

Çoğumuz, her şeyi biliyoruz aslında, çoğumuz neyin iyi ne kötü olduğunu da biliyoruz, ama bilmek işimize gelmiyor...

Şimdi sen bilmiyor musun, siyasetçilerin hemen hemen çoğunun hep yalan söylediğini, daha öncekiler de aynı yalanı etmediler mi sana? Ama sen onların peşinden de gittin, onları da alkışlara tuttun, şimdi yaptığını yaptın daha önceleri de...

Tamam, da memnun musun bu kentin halinden, bu işler böyle olmamalıydı diye, bir soru yok mu aklında?

Şehrin haline, sokakların haline, dağların istila edilişine, denizlerin elden çıkışına bakıp hüzünlenmiyor musun hiç?

Hem, öyle gittin öyle koştun öyle alkış tuttun ki, Allah'ın sözlerinin peşinden o kadar gitmedin, Onun ettiği sözleri öylesine alkışlamadın, çünkü muradın birinin yanında görünmekti, muradın işe yaradığın bilinsin istemekti...

Oysa değmezdi dünya bu kadar ikiyüzlü olmaya...

Biliyorum ağır sözler bunlar, yine biliyorum bu sözler için bana kızacağını... Ama gerçekler söylenmeli değil mi? Ama birbirimizi uyarmalı değil miyiz kardeşçe?

Umurunda olmadı yanında göründüğün, peşinde koştuğun insanın veya insanların hayatlarının yollarının, karanlık oluşunu, Allah için baksaydın görecektin oysa...

Yolları aydınlık mı karanlık mı, kendine bile sormadın, sormadın yollarının sonun nereye çıkacağını... Bilmeliydin insan kimin peşinden gittiğini, ne için gittiğini, ve gözetmeli idi Allah'ın rızasını...

Onların yollarının sonu daha çok kendilerine çıkıyordu, kendi çıkarlarına kendi yarınlarına, kendi akrabalarına ve daha çok kentin zenginlerinin servet sahiplerinin evlerine çıkıyordu...

Çünkü bu karanlık sistemim bizatihi var oluşuydu bu... Genlerinde vardı güçlülerin yanında durmak ve yoksul ahaliyi kandırmak, bir kaç süslenmiş sözle...

Ne mi demek istiyorum?

Aslında anladın ne demek istediğimi, kimsenin yalanına dayanak olma, kimsenin zulmüne ortak olma, ortak olma 
kendi menfaat ve çıkarını önceleyenleri kimlerse, kardeşinse bile yapma bunu...

Hakkı söyle, hakkın haklının yanında dur, bunu yaparken Allah'ın rızasını gözet "ben böyle diyorum ya" Allah ne der, bu işe diye, bir düşün... Allah’ın sözünün önüne söz koyma...

Bakma sen efendilerin "şöyle böyle yapacağım" deyip durmalarına... Bu sözleri derken yüzlerinde bir hüzün bile olmayanlara inanma ve katkı sunma bu kentin daha çok yağmalanmasına, vurgun yemesine...

İslam’ın vurgun yemesine ahlakın vurgun yemesine inançlarımızın vurgun yemesine ve bağların bahçelerin vurgun yemesine rıza gösterme...

Bari konuş, oyumu sana veririm ama "bunu bunu yaparsan sana hakkımı helal etmem" de, ama kendin için olmasın bu isteklerin...

Mesela sana oy verirsem kızıma iş vereceksin dersen bu davranış ahlaki değildir, bu başkalarının hakkına talip olmaktır, bu el koymaktır sırada bekleyen birinin hakkına...

Bunun böyle olduğuna inanıyor musun? Hazır mısın başkalarının hakkına talip olmamaya, var mısın her sözünün Allah için olması gerektiğine inanmaya?

Bütün mevsimler bitti son bahar dayız, önümüz kış, önümüz kıyamet önümüz hesap günü... Değmez bunca yalanın peşinde koşmaya ve yalancıların peşinde koşmaya...

Doğrularla ol, sen... Sen kendin doğru olmaya çalış en azından...

Yüzünü dağlara dön de gör, dağların kimler tarafından talan edildiğini...

Ve unutma bu sözleri herkes demez sana, çünkü bu sözlerin bir bedeli vardır, bu bedel bilerek söylenmiştir...