Hashimoto hastalığının vücuttaki tüm organları etkileye bildiğine değinen Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, kadınların Hashimoto hastalığına yakalanma ihtimalinin de daha yüksek olduğunu söyledi.

Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı-Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Sorumlusu Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, Hashimoto hastalığıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Tiroid bezinin birçok hastalığı olduğunu belirten Prof.Dr. Ertörer, “Hashimoto hastalığı da tiroid bezinin az çalışmasına neden olan hastalıklardan bir tanesidir. En sık 30-50 yaş arası kadınlarda görülür. Ülkemizde görülme sıklığı 1 yılda kadınlarda binde 3.5, erkeklerde binde 0,8’dir. Her yıl hastaların yüzde 4-5’inde aşikar tiroid hormonu yetmezliği gelişir” dedi.

Selülitten şikayet edenler dikkat! Çözümü arılarda Selülitten şikayet edenler dikkat! Çözümü arılarda

Belirtileri sinsi ve sıradan olabilir

Tiroid bezindeki hasar ilerledikçe, hastalarda tiroid hormon yetersizliği belirtilerinin görülmeye başladığını vurgulayan Prof. Dr. Ertörer, “Hashimoto hastalığının başlangıcında hastalarda herhangi bir şikayet olmayabilir. Belirtileri sinsi ve sıradan olan hastalığın, vücuttaki tüm organları etkileme ihtimali yüksektir” diye konuştu.

Hastalığın belirtileriyle ilgili bilgi de veren Prof. Dr. Ertörer,“Yorgunluk ve uyku hali ve/veya güçsüzlük, soğuğa tahammülsüzlük ve çok üşüme, konsantrasyon veya düşünme zorluğu, depresyon, hafif kilo alma, boyunda genişleme veya guatr varlığı veya tiroid bezinde küçülme-büzüşme, adet düzensizlikleri, gebe kalmada zorluk, tekrarlayan düşükler, kabızlık, eklem veya kas ağrıları, saç dökülmesi, ciltte kuruluk, kırılgan tırnaklar, yüzde ve bazen tüm vücutta şişlik. Bu belirtilerinin görülmesi durumunda tıbbi inceleme yapılması gerekir” ifadelerini kullandı.

"Kadınların Hashimoto hastalığına yakalanma ihtimali daha yüksektir"

Orta yaşta daha sık görülen Hashimoto hastalığının her yaşta ortaya çıkabildiğine de dikkat çeken Prof. Dr. Ertörer, “Kadınların Hashimoto hastalığına yakalanma ihtimali daha yüksektir. Genetik faktörler önemlidir. Ailede tiroid veya diğer organların otoimmün hastalıklarının olması Hashimoto hastalığı için yüksek risk oluşturur. Kişide iltihaplı romatizma, Tip 1 şeker hastalığı veya ciltte beyaz lekelerin görüldüğü vitiligo hastalığı gibi başka bir otoimmün hastalığın varlığı, Hashimoto hastalığı geliştirme riskini arttırır. Çevresel radyasyona aşırı düzeyde maruz kalan insanlar Hashimoto Hastalığı’na daha yatkındırlar”şeklinde konuştu.

Tedavi edilmediği takdirde, Hashimoto hastalığının guatr, depresyon, zihinsel sağlık sorunları, erkek ve kadınlarda cinsel arzunun azalması, kalp sorunları gibi çeşitli problemlere yol açabildiğinin önemine değinen Ertörer, hastalığın tanı ve tedavi süreci ile ilgili bilgiler de aktardı.

Ertörer, “Hastalığın tanı süreci genellikle rutin kontrollerde, TSH ve tiroid hormonu düzeylerinin anormal olarak tespit edilmesi veya hastanın hastalık belirtileriyle doktora başvurmasıyla başlar. Tıbbi öykü alınması ve fizik muayene yapılmasını takiben kandaki TSH, T3 ve T4 hormonlarına bakılır. Tiroidin yapısı ve büyüklüğü için ultrason testi yapılır. Kanda anti-TPO ve anti-tiroglobulin antikor düzeylerinin yüksekliği tanı koydurucudur” diye kaydetti.

Anti-TPO antikoru yüksek çıktığı halde tiroid hormon düzeyleri normal olan hastalar için tedaviye gerek olmadığını belirten Ertörer, “TSH düzeyi hafif yüksek olan hastalar da ilaç kullanmayabilirler, bu hastalardan 3-6 ay aralıklarla test yaptırmaları istenir. Yüksek TSH ve düşük tiroid hormon (FT4) düzeyleri olan yani aşikar hipotiroidisi olan hastalara tedavi için tiroid hormonu verilir. Levotiroksin (tiroid hormonu) normal tiroid hormon düzeyini sağlamada çok etkilidir, hipotiroidi belirtilerinin iyileşmesini sağlar. Bu tedavi, düzenli kontroller ile Hashimoto hastalarının genelinde ömür boyu uygulanır”diyerek sözlerini tamamladı.