Bulunduğumuz her eylemin bir şeye hizmet etmesi gerektiğini savunan biri olarak yazmanın da bu minvalde değerlendirilmesi gerektiğini düşünürüm. Bacon’un “Bilgi güçtür” sözü yazının etkileyiciliği için bilgiyle desteklenmediği takdirde etkili olamamasının tek koşuludur. 

Yazmak; düşünceyi ve sözü özel imlerle kağıda geçirmek olan bir kavram olarak belirtilir. Bu özel imlere ancak bilginiz doğrultusunda etkinlik kazandırabilirsiniz. Ve bilginin tek kaynağı olan okumak etkili yazmak için tek güçtür. Okumak zekayı güçlendirir, okumadığınız takdirde kaslarınız güçsüzleşir pratikliğiniz azalır. Etkili olmak için yazacağınız o sözler yetersiz kalır ve kitleye ulaşmaz.

Yazmak ile ilgili neden bu kadar bıdı bıdı ettiğime gelecek olursak; bulunduğu topluma, gelişen olaylara, çevreye söyleyecek bir sözüm olmasından hareketle kendi adıma yapabileceğim en iyi şeyle başlamam gerektiğini düşünerek ve bir kaç sözüme gösterdikleri hassasiyetle bana bu konuda yol gösteren dostlarıma teşekkürlerimi sunarım.Çünkü İnsanların bulunduğu topluma çevreye,dünyaya karşı kendi içinde gösterdiği hassasiyet ve duyarlılık kayıtsız kalamayacağını görmesiyle bir şeyler yapma dürtüsü uyandırdığı takdirde bu durum daha da güzel bir hal alıyor.

Buradan yola çıkarak Kant’ın ahlak yasasında “Kategorik imperatif” olarak sözünü ettiği “ahlaki açıdan kabul edilebilirliğini davranışlarının altında kendi içinde bir çıkar gözetmemesine” bağlamasının aksine Pragmatik bir yaklaşımla toplum ve çevre adına fayda sağlayabilecek her eylemin yapılması gerektiğini savunanlardanım. Harici eylemlerin ahlaki açıdan kabul edilebilirliği meselesini görüşün savunucusu Kant’a bırakmak daha doğru olur. Biz şimdilik eylem ve davranışlarımızın doğurabileceği sonuçlarına odaklanalım. 

Bu yazıda sizlerle buluşabildiğim için de ayrıca çok mutluyum.

Düşünce ve eyleminiz bol olsun.