Son 20 yılın trafik kaza istatistikleri bakarsak, Trafik kazalarda ortalama günde 10 kişi hayatını kaybetmekte ve 342 kişi yaralanmaktadır. Yılda ise 3650 bin ocak sönüyor.
Aslında trafik kuralları çok basit ve bilinirken, neden bu tablo, çok kötü düşünmeliyiz. Normal hayatında sakin biri, neden araç kullanırken başka biri oluyor. Bütün bunların cevabını bulmak için trafikteki hal ve hareketlerimizi gözden geçirmek gerekiyor.
Polisi gören bir sürücü emniyet kemeri takar.
Yayayı gören sürücü gaza bir fazla başar.
Yavaş giden araç arkasına bir araç gelince,
Ya umursamaz ya da hızını artırıp yol vermez.
Kavşaklarda kırmızı ışıkta geçer.
Birde dörtlülerini yakıp her kırmızıda geçende var
Motosikletler geneli kırmızı ışıkta durmazlar.
Kask takmak utanç verici olmalı ki takmazlar
Kamyon ve otobüsler sol şeritten gider
Bazıları da 3 şeritli yolda sağ şeritler boşken sol şeritte ahesli ahesli gider
Sürücü araç kullanırken dikkati dağılacağını bile bile cep telefonu ile konuşur
Sürücü, aracını park yapılmayacak yerlere bilerek park eder.
Gecenin bir vaktinde seyir halinde müzik yayını yaparak gürültü çıkarır.
Çakıl, kum taşıyan aracın brandası neden olmaz
Otobüs durağına niçin araç park edilir
Say say bitmez
Trafik, toplumsal bir eylem, bir anlamda bireysel davranışlarımızın ölçüldüğü bir alan
Direksiyon başına geçince sanki içimizdeki
Bastırılmış, hor görülmüş bir kişilik devreye giriyor
Toplumsal gerginliklerimizi trafikte dışa vuruyoruz
Arabadan inince hiçbir şey olmamış gibi normal halimize tekrar dönüyoruz.
Sizce sürücülerimiz neden böyle davranıyorlar diye bir düşünelim.
Kurallardan haberlerimi yok
Kuralların doğruluğuna inanmıyorlar
Yeterince denetim yok
Bilinçsizler
Tabi bunların hepsi olabilir.
Ülkemizde olumsuz bir durumla karılaşsak hemen koro halinde eğitim şart deriz. Eğitimli insanlarımız bu hataları yapmaz mı?
Öncelikle getirilen kurallar, yeterince denetlense, Birçok sürücü ceza alma korkusu ile birçok hatayı yapmaktan uzak durur. Öncelikle sistemi oluşturup sisteme uymayanlara gerekli ikazlar yapılmadığı süresince, genelin kurallara uymasını beklemek gerçekçi değildir. Hatayı yapanın yanında kar kaldığı izlenimi sürdüğü sürece kurallara uymanın ortalama bir birey için geçerliği zaman içinde maalesef olumsuz bir hal alıyor.
Diğer bir konu ise toplumsal olarak mutabık olduğumuz ahlaki kurallar içinde trafikte kural ihlali bizim için ne ifade ediyor ve kural ihlal edenlere bakış açımızı değerlendirmeliyiz.
Bir anlamda başkalarının canını, malını tehlikeye atmayı, hakkını gasp etmeyi umursamıyoruzmuyuz yoksa tenkit mi ediyoruz.
Aslında trafik deki davranışlarımızla, iş ve özel yaşantımız paralellik içerisinde olduğunu görüyoruz. Son zamanlarda sevginin saygının, hoş görünün, nezaketin kaybolduğundan çok şikâyet ediyoruz.
Aslında bireysel olarak bir kopuş, vurdumduymazlık hali giderek artıyor.
Hayatımızın her alanında, hem kendimizin hem de başkalarının hayatını yaşanmaz hale getirmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Hal böyle olunca her alanda kurallara yeterince uyulmaması, tanıdığımız tanımadığımız insanlara karşı nezaket kuralları çerçevesinde davranmamak alışkanlık haline geldi.
Bize yapılırken şikâyet edip, rahatsız oluyoruz ama bizde başkalarına aynı şekilde davranmaktan geri durmuyoruz.
Bu kısır döngü artarak devam edip gidiyor.
Karanlıkta esnerken bile ağzımızı kapattığımız gün işler yoluna giriyor demektir.