Yaşamakta olduğumuz süreçler “Neler oluyor?” sorusunun gündemimizdeki yerini muhafaza ettiği gerçeğini ortaya koyuyor. Gündemimiz o kadar karmaşık, çelişkili ve çeşitli ki hangi birini ele alsak öbürlerine yetişemiyoruz. Tempomuzun yetersizliğinden değil dört bir yanımızda bizi sarmalayan sorunlara çözüm üretemeyen siyasetimizin kifayetsizliğinden… Sıfır sorunun sıfır dostluğa çevrilişinden… Dört bir yanımızın ateş çemberine dönüşünden…Milli bir dış politikamızın olmayışından…Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesinden uzaklaştığımızdan… Siyasi ve ekonomik bağımsızlığımızı kaybedişimizden… 
          Üç gün önce İdlib’de verdiğimiz sekiz şehit ve altı yaralı, bölgedeki aktörlerin saflarının yeniden belirlenmesinin bir ifadesi olarak ortaya çıkıyor. Bu şehitler ve yaralılarımızın, Rusya’nın sorun yaşadığı Ukrayna ziyareti ve bu ülkeye yapılacak iki yüz milyonluk yardımın ardından gerçekleşmiş olması bizi  böyle düşünmeye sevk ediyor. Bölgedeki aktörlerin açıklamalarına bakıldığında Rusya-İran-Suriye aynı safta yer alırken ABD-Türkiye 2015 dönemindekine dönüyor gibi. Bu konuda ABD Türkiye’ye açıktan ve Suriye ile çatışmaya itecek şekilde bol keseden destek veriyor. ABD’de devam eden Halkbank’ın davasının durdurulması –Halkbank’ın temyiz davasının ABD mahkemesi tarafından kabul edilmesi- da manidar.
          Rusya ve İran’ın yaşadığımız bu kahpe saldırıya yaptıkları açıklamalar Astana- Soçi mutabakatlarının sadece kağıt üzerinde kaldığını, hiçbir geçerliliğinin olmadığını da ortaya koyuyor.Hiç de dostane değil. Karşılıklı çıkarlara da uygun değil. Bu durum tabii ki ABD ile yeniden flört edeceğimizi gündemimize taşıyor. Aynı zamanda 2015 yılında yaşadığımız uçak krizinin ikinci versiyonu olarak da gözüküyor.
          Türkiye, bölgesinde yaşadığı sorunları kendi milli politikalarıyla çözmelidir. Başka aktörlerin iradesi ile sorunun çözülemeyeceği aşikar. Sınır güvenliğimiz ve egemenliğimiz tehdit altında. Bu badireden kendi azmimiz ve kararlılığımızla kurtulabiliriz. Daha fazla gecikmeden milli politikalarımızı hayata geçirmeliyiz. Başkalarının iradesine ve himmetine muhtaç olmamalı ve güvenmemeliyiz. Kendi coğrafyamızda başkalarının uzak diyarlardan gelip söz sahibi olmalarına fırsat vermemeliyiz.İrademizi ve gücümüzü gösterip dik durmalıyız.