Aziz elçi sahabe ile konuşurken "söylediği kimi sözler için" sahabe efendilerimiz bu sözü sen mi söylüyorsun, yoksa vahiy mi diye sorarlardı çoğu zaman...Ne yazık Allah Resulüne sorulan sorular günümüzün efendilerine sorulamaz oldu, soracak olanların hadsizlik yaptığı söylendi ve çoğu dışlandı...
Ve bu hep böyle oldu her yerde...Cemaatlerde böyle oldu, tarikatlarda böyle oldu, partilerde böyle oldu...Sorgulamak sözün ve bilginin doğruluğunu araştırmak isteyenler resmen kovuldular, ve bulundukları topluluktan uzaklaştırıldılar...İnsan insana yazık etti çoğu zaman, hem de kimi yalan sözler adına...
İzninizle yeniden bir açıklama yapayım, zira bu yazılar söyleyip anlattıklarımız bıçak sırtı konular, kimin ne tarafa çekeceği çok belli olmayan...Eh bir de, bir birimizi anlamak ve dinlemek gibi bir alışkanlığımız olmayınca, çok kötü üzüyoruz bir birimizi bu konularda...
Bizim gibi düşünmüyorsa, bizim dediklerimin aynısını demiyorsa, cehenneme kadar yolu var denilen ne çok insan var sağımızda solumuzda...Kardeşliğimize yazık eden tavır ve davranışlar bunlar, bunu bilelim ve bir birimize kıymayalım...
Ama ne yazık, çok ama çok kıyıldı insana kimi insanlar bazı yanlışları kabul etmedikleri için...
Bundandır kimi açıklamaları yeniden yapma ihtiyacı duyuyoruz...Kendimizden çok kardeşlerimizin hakkımızda suni zan yapmamaları için...
Evet, kimi zamanlar dedik bir daha diyelim, yazıp söylediklerimizin mutlak doğru olduğunu savunanlardan değiliz...Ama kendimizce doğru bildiklerimiz yazıp dediklerimiz...Yarım asra yakındır yaptığımız okumaların süzgeçten geçirilmiş olanları aktarmaya çalıştıklarımız...
Buna rağmen yazdıklarımızın mutlak doğru olduğu iddiasında değiliz... Zaten birinin söylediği her sözün, verdiği her bilginin hepsinin doğru olduğu bir dünya yok...Söyledikleri her sözün doğru söz olanlar, yalnızca Peygamberlerdir...Onların dışında yanılmaya yanlış söz etmeye yanlış bilgi vermeye her insan namzettir...
İnsanlar her daim yanılabilirler, yanlış sözler edebilirler, yanlış bilgi verebilirler...
Onun için kim ne söylerse söylesin doğru olup olmadığı konusunda "o sözleri o bilgileri" kendi akıl ve vicdan süzgecimizden geçirelim, üstüne kafa yorup düşünelim derim, vahyin terazinde tartmaya çalışalım duyduklarımızı bize söylenen ve anlatılanları...
Şimdi neden yazıyorum bunları?
Yazının giriş bölümünde yazdığımız gibi, aziz Peygamberimize sahabe "bu söylediklerin kendi sözlerin mi yoksa vahiy mi ya Resulullah" diye sordukları sorabildikleri halde, ülkemizde "efendilerimize önderler edindiklerimize" böyle bir soruyu sorma hakkına sahip olmadınız söylenir bize... Onların her söylediğini tasdik etmemiz gerektiği anlatılır uzun uzun, onların bir bildikleri vardır denir en azından...
Mensup olduğunuz cemaatin gurubun Tarikatın partinin önderi, ileri gelenleri sözcüleri ne derlerse ne söylerlerse hangi bilgiyi verirlerse kabul etmek düşer bize onlara göre...
Bu her yerde her alanda böyledir ne yazık, böyle olmak iman etmenin itaat esaslarından sayılıyor efendi önder yol gösterici kabul ettiklerimizce...
Ve bundan dolayı efendiler önderler ağabeyler gönüllerince atıp tutuyorlar, bize inanın diyorlar, biz sizi aydınlığa çağıran insanlarız diyorlar...Bizi asla doğruluk testine tabi tutmayın, tutarsanız yanlışa düşersiniz kendinize zarar verirsiniz diyorlar...İşte bu inanış bu sorgulama yapmayış insanı çoğu zaman yanlışların yanlış yapan kişilerin peşinden gitmeye iman ettiriyor insana...
Bunun açık örneklerinden biri Fetö örgütüdür...Şimdi herkes eyvah dese de olanlar olmuştur artık...Ülkeye ve insana yazık edildiğini görmenin bir faydası da yok artık...Bari bundan sonra kendi düşüncelerimize değer verme yolunu seçelim...Daha başka adamlar bizi kendi cehennemine taşımasın...
Aziz Allah hepimizin kabinden tutsun... Selam ile kalın...