Yolda, sokakta. İşte güçte, kısacası günlük hayatımızda,  

Kimsenin kimseyi çekemediği,

Acımasızca eleştiri yapan,

Kimseye güvenmeyen,

Herkesle kavga içinde olan,

Huzursuz, sinirli canı burnunda,

 Eleştiriye tahammülü olmayan,

Küçük bir eleştiride dünyası başına yıkılan,

Savunma mekanizması 7/24 çalışan,

Kendi yetersizliklerimizi görmeze gelip,

Mükemmeli arayan,

İnandıkları dışında hiçbir görüşe saygısı duymayan,

Samimiyetten, içtenlikten uzak,

Azla yetinmesini bilmeyip,

Hak etmediklerini, hakkı sayan,

Geçimsiz uyumsuz bireylerin artığı bir toplum haline geldik.

Bunun yanında, yapamayacağımız şeyleri söyleyip,

Etrafa mavi boncuk dağıtmaktan geri kalmıyoruz.

Sonrası mı?

Ne önemi var.

Dün dündür deyip yolumuza devam ediyoruz.

Maddiyata ve sosyal statüye tapan,

Bu ruh halindeki insanların oluşturduğu bir toplumdan ne beklenir.

 ****

Tabii ki,  bu ruh halini tetikleyen birçok sebep var.

 Maddi imkânlar artıkça, birey, kimseye ihtiyacım yok diyerek, çevresi ile iletişimini azaltıyor.

Belli bir konuma gelen birey, etrafındaki insanlara tepeden bakmaya başlıyor.

İyi kötü bir bilgi birikimi olan birey, çevresindeki insanları cahil cühela olarak görmeye başlıyor. 

Kendini her acıdan yetersiz bulan hatta ezilmiş hisseden birey ise,

Kendinden üst konumda olanların şaibe ile onlara sahip olduğunu düşünüyor. 

Bütün bu olup bitenden birey olarak her ortamda şikâyet ediyoruz,

 Fakat nedense oyunun kuralının bu olduğunu kabul edip,

Bildiğimizi yapmaktan geri kalmıyoruz.

Belki de asıl üzücü olan aklımızca bilinçli olduğumuzu düşünmemiz.

 *****

‘’İnsanları geçimsiz yapan sevgisizliktir.

Bir birine düşman eden iletişimsizliktir.

Güzellikten yana ne varsa yok eden ilgisizliktir. ,,

(Christy Brown)

 Bazılarımız, ‘’Bu devirde bunlar karın doyurmaz,,.

‘’Akıl verme, para ver,, sözünü  daha gerçekçi bulabilirler.

Bu durumda,bizlere de  ‘’Kazanız mübarek olsun,, demek düşer.