Aralık ayının gelişi benim içimde hep büyük bir hüzündür... Çünkü en çok iman ve dava adamı İstiklal marşımızın yazarı Mehmet Akif’i hatırlatır bana... Bilerek bana dedim, zira pek çoğumuz Mehmet Akif kim bilmez, hatırlamaz olduk... 
Onun için ahali adına konuşmak yazmak istemedim...
Kimse alınmasın okullarda İstiklal marşı öylesine okutuluyor gibi geliyor bana... Ve bilenler bilir k, bu ülkede bazı yerlerde İstiklal marşı kalksın diyenler bile var...
Bizim anlı şanlı partimiz “Ben bu ülkenin devlet kuran partisiyim” diyen Cumhuriyet halk partisinin çoğunun bile...
Kısaca dersek Mehmet Akif şiiri ile yani yazdığı istiklal marşı ile ülkesini ayakta tutan adam... İyi iman etmiş, sağlam iman etmiş, bir adam...
Ne söyledi ise öyle yaşamış ve öyle ölmüş... 
Ama biz, ya da ülkenin sahipleri biziz diyenler, aynı Mehmet Akif’i yurdundan evinden ettiler... Daha doğru bir sözle Akif’i kovdular...
Evini ailesini dağıttılar...
Ve Akif hayatın kıyısında açlık içinde sefalet içinde öldü diyeceğim de, hayır ölüme terk edildi... Güç bela ülkesine döndüğü zaman, daha bir çaresiz bıraktılar Akif’i
Ve bir otel odasında ölüme terk edilen bir adam Akif kendi vatanında... Yani her sabah okuduğumuz bizi ülkemizi diri tutan, İstiklal marşımızı yazan ve bunun için kendine teklif edilen ücreti kabul etmeyen, Allah bu millete ikinci bir İstiklal marşı yazdırmasın diyen diyen bir adam Akif...
Akif’i ülkesinden kovanlar onun çocuklarına da hayat hakkı tanımadılar, her bir bir yerde sefalet içinde aç olarak öldüler... Hatta oğlunun cesedi bir çöp konteynerinin yanında da bulunduğu bilinir...
Akif ödü tamam...
Onun ölüsüne bile sahip çıkmayan cenazesine sahip çıkmayan bir sistemi savunanlar olduk biz ahali olarak...
Bilen var mı, sahi Akif’in cenazesine neden sahip çıkılmadı?  
Sahi Akif’in suçu günahı neydi, bunu kime soralım?
Sormayalım da zalimlerden mi olalım?
Canım çok acıyor... Zalimlere karşı haksızlığa karşı soylu öfkelerim var...
Sana gelince ey sevgili halkım!
Artık kendine kendi evine kendi dinine ahlakına geri dön... Yoksa bu yolun sonu çıkmaz sokak...