Röportaj: Gülay ŞAHİN
Değerli madenler, değerli ve yarı değerli taşlar, insanlık tarihi boyunca kimi zaman zenginlik, kimi zaman güzelliğin ve asaletin simgesi olarak işlendi ve kullanıldı. Takının tarihi, günümüzden 30.000 yıl önceye, Üst Paleolitik Çağ'a kadar uzanmaktadır. Fakat uzmanlar, gerçek anlamıyla Kuyumculuğun, Mısır'da, Mezopotamya'da, ve Anadolu'da, M.Ö. 4. binyılın sonlarına doğru başladığını belirtiyorlar. Tarihte altın işçliğiyle uğraşanlar hep büyük saygı görmüşlerdir. Bir şehrin zenginliği oradaki altın sarraflarının çokluğu ile ilişkilendirilmiştir. Peki ya günümüz de Kuyumculuk mesleği ne durumda? Yaşadığımız şehirde kuyumcular mesleklerini nasıl icra ediyorlar? Yıllardır Alanya’da bu mesleği saygıyla yapan Köseoğlu Kuyumculuk sahibi Yahya Arslan’a sorduk.
-Kuyumculuk serüveniniz ne zaman başladı?
1989 yılında lisede okurken dersimiz saat 12’de bitiyordu. Öğleden sonraları hükümet caddesinde atölyeci vardı işe ilk defa orada başladım. Kendimi çok şanslı buluyorum. Çünkü işin mutfağında tam 17 yıl geçirdim.
-Kuyumculuk mesleğinde çıraklık ne kadar önemlidir?
Çok hassas bir meslek olduğu için kuyumculukta işin mutfağından gelmenin birçok avantajı var. Ağaç yaşken eğilir misali çıraklıkta ne alırsan sonrası öyle devam ediyor.
-Kuyumculuk mesleğinin ekonomi için önemi sizce nedir?
Türkiye çok eskiden gelen köklü bir kuyumculuk tecrübesine sahip. Altın ithalatı ve dövizin serbestleşmesinden sonra sektör çok gelişti. Türkiye kuyumculuk sektöründe her konuda ilk 5’e girer hale geldi. Dünya lideri İtalya’ya göre üretim maliyeti açısından çok avantajlı durumda. Fırsatları değerlendirirsek Türkiye, Ortadoğu ve Avrupa’nın altın ve pırlanta takı üretim merkezi olabilir. Ülke ekonomisi için önemli faydalarından biri de ‘’tasarruf aracı’’ olmasıdır. Altın ve pırlanta yedek akçedir. Yastık altında, kolda, parmakta, boyunda taşınan istendiği an paraya çevrilip kullanılabilen bir ihtiyaç akçesidir. Altın ve pırlantaya ödenen para, ayakkabı çanta ya da elbise gibi hiçbir zaman yok olup gitmez, değerini hiç kaybetmez.
-Türkiye de kuyumculuk sektörünün artıları ve eksileri neler?
Sektörün en büyük artısı, bu işin asırlardır yapıyor ve çevremizdekilerden daha iyi biliyor olmamız. Çok iyi bir pazarın tam ortasında yatırımların oluşmasıdır. En büyük rakibimiz İtalya’da iş gücü maliyetinin çok daha pahallı olması bizi bir adım öne atmaktadır. Sektörün en büyük eksiği üretim aşamasında özgün ve yaratıcı tasarımcı ihtiyacıdır. Sektörde vasıflı tasarımcı eksiği var. Tasarımcı yetiştiren eğitim kurumları yetersiz olduğundan taklitçilik en kolayını yapış biçimi haline gelmiş durumda.
-Düğün sezonu içindeyiz. Geçen yıllara göre bir yükseliş var mı?
Altın fiyatlarının çok yüksek olması nedeniyle düğün mevsimi olmasına rağmen düşüş yaşanıyor.
-Gelinlerin takı tercihleri geçmişe göre değişiyor mu?
Gelenek ve göreneklere göre alışverişlerde takı seçimi yapılıyor. Hatta iki alyans bir bilezikle alışverişin tamamlandığı oluyor. Gelinler artık eskiden olduğu gibi beşi bir yerdeler daha ağar takılar tercih etmiyor tabi. Tek taş, alyans, bilezik, yüzük küpe, zarif bir takı seti en çok tercih ettikleri şey.O yıl yayınlanan bir dizi yada filmde kullanılan popüler bir parça olursa mutlaka tercih listelerinde yer alıyor tabi.
-Sizce kuyumculuk sektörünün problemleri neler?
Bu konuda bölgesel konuşmak gerekirse, Alanya’da çok büyük sıkıntı var. Esnaf arkadaşlar arasında birlik beraberlik yok, dayanışma yok. Bir araya gelince herkes dost, arkamızı dönünce herkes birbirinin kuyusunu kazıyor. Üzülerek belirteyim ki her gün ticari ahlak olarak geriye gidiyoruz. Özellikle yerli esnaf, maalesef birbirimizin işini bozmakla meşgulüz. Bağlı bulunduğumuz meslek odasının yaptırım gücü yok.
-Son olarak mesleğinizin geleceğini nasıl görüyorsunuz ?
Alanya’da kuyumculuk mesleğinin geleceğini parlak görmüyorum. En basit örneğiyle 2000 yılında Alanya da 640 kuyumcu oda kaydı varken bu gün 106 adet kuyumcu var sonuç ortada. Kuyumculuk mesleği tarihten bu yana çok saygı değer ve köklü bir meslek, bugün hak ettiği çizgiye gelmesi için bizlere yani kuyumculara çok büyük görevler düşüyor. Bu meslek, işin mutfağında pişmemiş, ticari ahlakı olmayan kişilere emanet edilmemeli.