Onu, yani Hazreti Muhammedi dinlemeyenler, Ona kulak vermeyenler Onu görmezden gelenler hep kaybettiler... 
Çünkü O dünyada gelmiş geçmiş en büyük devrimci, en büyük önder, en büyük eğitimci, en büyük yoldaş arkadaş dost... 
Onu dinleyenler, hem dünyalarını kazandılar hem ahretlerini... Onu dinleyenler şahsiyet sahibi oldular, merhamet sahibi oldular, vicdan ve ahlak sahibi oldular...
Onu dinleyenler kardeş olmanın ne demek olduğunu anladılar, paylaşmanın hazzını yaşadılar, paylaşarak... 
Ben demişti O “Ben kurutulmuş et yiyen bir kadının çocuğuyum!” benden korkup çekinmeyin demişti başka ülkelerden gelen elçilere...
Uzaklardan gelen bedeviler kendinden çekinir gibi yapınca, onlara da aynı sözü etti, ben kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum, benden çekinmeyin...
Kardeşlerinden farklı bir evde oturmadı, kardeşlerinin yani Medine ahalisinin yemediği bir şeyi yemedi...
En çok vermeyi sevdi, hep verdi hep verdi durmadan verdi... Üstündeki elbisesine “ne güzelmiş” diyene, o elbiseyi çıkarıp veren O...
İsteseydi nelere nelere sahip olmazdı, ama istemedi, öyle bir arzusu olmadı...
Şimdi bakın bakalım, kendinize efendi edindiklerinizin haline, milletvekillerinize, kendinize emir olarak seçtiğiniz Belediye Başkanlarına... 
Bakın gözden, böyle bir tavır böyle bir ahlak böyle bir kardeşlik sergileyen var mı, demeyeceğim, benzer tavırlar gösteren var mı içlerinde?
Her şey bizim olsun diyenlerin efendi oldukları, siyaset adamı Belediye Başkanı oldukları bir zaman, zaman... Ve bizler yani şehir halkı onların çoğuna “sen bir tanesin” diye alkış tutanlar olduk...
Yani onların yanlışlarına günahlarına ortak olmayı bir marifet saydı çoğumuz, hem de çok küçük çıkarlarımız adına...
Hangisi kendini yükseklerden gönderilmiş ve kendini Tanrının seçilmiş kulu görmüyor? Hangisine çekinmeden selam verebiliyorsunuz?
Israrla diyorum “gelin yeni bir dünya yeni bir kardeşlik istiyorsak” Hazreti Muhammedi yeniden anlamaya dinlemeye Ona kulak vermeye gayret gösterelim...
Yoksa daha çok, daha çok kaybedenler olacağız dünyamızı bile... Çünkü artık ne huzurumuz kaldı, ne mutluluk diye bir şet var hayatımızın bir yerinde...
Çok selam ile...