Biliyorum bu konularda ülkenin solcularının da sağcılarının da samimi olmadıklarını. “Hatta çalışanın hakkını alın teri kurumadan verin” diyen Hazreti Muhammed’in ümmetinden olduğunu söyleyenlerin bu konularda samimi bir inanca sahip olmadıklarını...

Allah beni affetsin, gittikçe insana inancımı kaybeder oldum, herkesin ikiyüzlülük sergilediği bir çağ/canı çıksın...

Bunları bilerek yazıyorum. Şahit olduklarım üstüne yazıyorum. Neyse uzun etmeden söylersek, her iki mahallede oturanları asla samimi değiller, yalnız bu işin ekmeğini yeme yarışındalar... 

Çoğunun işçi hakkı diye bir derdi yok, bu işin ekmeğini yemeye çalışan zavallılar pek çoğu, sömürü düzenin aparatları... Yoksa önce taksimattaki haksızlığa karşı çıkarlardı. Çünkü ülkede ülke nimetlerinin taksimatından kendilerine en az verilenler çalışanlar yani emekçiler...

Mesela şimdilerde onların emeklisine “ölün” diyen bir anlayışa karşı çıkan, yapmayın, etmeyin, bu insanları bu kadar kötü çaresizlik içinse bırakmayın diyen bir parti bir sendika var mı?

Bakmayın siz arada sırada ses eder gibi yaptıklarına, keyiflerinin bozulacağı endişesinden kimi cılız sesler... 

Sendika başkanlığı yaparak servetine servet katan üç, beş otel sahibi olan sendika ağaları geçti ülkeden...

Her biri sömürü düzenin bir parçası, her biri insanı sömürmekten, umutlarını sömürmekten haz alanlar...

Hiçbirinden değilim, kısacası solcu, sağcı değilim... Solcuların durduğu yer çok kirli ve çok karanlık, ne din ile bir bağlantıları var ne kadim yasaların insana yüklediği yükümlülüklerle bir ilişkileri var, ne dinlerin koyduğu ahlak kuralları ile...

Tamam çoğu dinsiziz demiyorlar ama yaşarken dinsiz gibi yaşıyorlar, elbette dine inanmak zorunda değiller. Dinsiz olduklarını saklamaları dürüst bir davranış değil, zira çokları konuşurken dürüst numaraları yapıyor...

Bazılarının deyimi ile dersem Türk sağı ne kadar berbat ise Türk solu da o kadar karanlık, çıkarcı, iki yüzlü, münafık iğrenç...

Her iki tarafın da insan diye, emek diye, emekçi diye, alın terinin kıymeti diye, hak, hukuk diye bir derdi yok. Bakmayın solcuların 1 Mayıs'ta tepinip durduklarına. Yüreklerinde hiçbir karşılığı yok bu tepinmelerin...

Biliyorum sözü hem uzattım hem biraz karıştırdım, biraz da bilerek böyle yaptım...

Neydi yazının başlığı “Sahi Türk sağının işçiye, işçi hakkına bakışı nedir?” hani sağ deyince içine ya da yanına İslam koyanlar din kayanlar var ya ondan öyle dedim...

Kısaca mevcut düzen çalışanı işçiyi, emekçiyi ciddiye almıyorsa, Türk sağı denilen anlayışı ta aynı... Hiçbirinin umurunda çalışanın ne yiyip, ne içtiği, nasıl geçindirdiği, çocuklarının karnını nasıl doyurduğu...

Mesela İslam Peygamberi “Yanınızda çalışanlara ya da himayenizde bulunanlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin" buyurur. Böyle bir anlayışı taşıyan kaç sağcı veya kaç Müslüman var çevrenizde?

Bazılarına göre çağa uygun sözler değil ettiğim sözler, sanki çağa uygun sözler eden kalmış gibi...