Müslüman ahalinin hatta bütün insanlığın, en çok duyduğu ve adalet anlayışına hayran kaldığı kişidir Hazreti Ömer’in adaleti... Dünyanın her yerinde Onun adaletinden söz edilir, tabi en çok ahalisi Müslüman olan ülkeler de...
Ömer’in adaletine hasret kaldık denir, nerede bir adaletsizlik görülse...
Camilerimizin kürsülerinde minberlerinde ve sonra özel toplantılarda, konferanslarda en çok anlatılan konulardandır Ömer’in adaleti... Aslında anlatanların çoğu razı değildir onun adaletine ama anlatılır, çünkü insanların hayal ettiği bir dünyadır, Ömer’in adalet dünyası...
Hazreti Ömer’in “koca karı ile Ömer’in hikâyesi” denen, hikâyesi çok meşhurdur... Halife olduğu günlerde “ortaya çıkan kıtlık günlerinde”  halkın yemediği hiçbir şeyi yemediği de, hatta çok sevdiği bal şerbetini üç sene hiç içmediği, söylenir...
Benim asıl demek istediğim yere gelirsek... 
Deve çalan iki adam Hazreti Ömer’in huzuruna getirilir, deveyi neden çaldınız? Adamlar cevap verirler, efendim açtık, tekrar sorulur “siz çalışmıyor musunuz?” maaşınız yok mu? Efendim çalışıyoruz ama aldığımız ücret bir ay bizi tok tutmaya yetmiyor...
Ömer olmak bu; adamların patronlarını çağırır ve sorar “aldıkları maaş konusunda doğru mu söylüyorlar” bunlar?
Patron biraz mahcup başını öne eğer ve evet efendim der...
Ömer kararını verir, bu devenin parasını sen ödeyeceksin patron ve bu adamların maaşını arsızlığa hırsızlığa meyletmeyecek oranda, arttıracaksın...
Soralım şimdi, Hazreti Ömer’in bu adalet görüşüne içimizde kaç kişi razı olur, kaç kişi isyan etmez bu karara? 
Haydi biraz daha daraltalım, durmadan din iman namaz abdest adalet diyen ve yine durmadan Hazreti Ömer’in adaletinden söz edenlerin, kaçı böyle bir adalete evet derler?
Yanınızda himayenizde bulunanlara, çalışanlarınıza  “yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin!”  buyurur Aziz Nebi Hazreti Nebi...
Bende öylesine yazdım, halimizi bilelim diye, adalet duygusunu çoktan kaybeden bir dünyada yaşıyor olduğumuzu görelim diye yazdım ben de...
Camilerde edilen vaazları okunan hutbeleri duymayan anlamayan bir topluluk haline geldik, nasıl geldiysek veya getirildiysek...
Dini sadece namaz kılmak sandık ve artık ondan bile vazgeçtik çoğumuz... Ölümü cenaze namazında hatırlayan bir toplum olduk, ne helal ne haram hesabı var gönlümüzde...
Aldırmayın sözlerime, bende sizlerden biriyim, birbirimize benzeyenler olduk dünya anlayışı konusunda...
Denize ulaşamayan ırmaklar gibi çırpınıp duruyoruz...