Ülkece çok zorlu ve karmaşık süreçlerden geçiyoruz. Bu karmaşıklık içerisinde rotasını kaybetmiş bir gemi misali bir ummanda bir oyana bir bu yana savrulup duruyoruz. Kafalar karışık; neyin doğru neyin yanlış olduğunu kestiremiyoruz.
          Yaşanan çelişkiler aklımızı adeta dumura uğratmış, benliğimizi bir şaşkınlık girdabının pençesine düşürmüştür. Bu ülkede yedi buçuk milyon harcanarak yağmur duası yapılıyor. Kar duasına çıkılsa kim bilir ne kadar harcama yapılacak!
          Kur’an kursuna bağış yapanlara cennet vaat ediliyor. Birileri Allah adına karar verme yetkisini kendinde buluyor.Elli milyon dolar için Tank Palet Fabrikası’nın işletmesini yirmi beş  yıllığına kiraya veriyoruz, ama Ukrayna’ya iki yüz milyon yardım yapıyoruz.
          Esat’la sınırları kaldırıp ortak parlamento tasarlıyoruz, ailece tatil yapıyoruz,”Kardeşim Esat” aradan altı ay geçmeden “Esed’e” dönüşüveriyor.
          YPG’nin lideri Müslüm’ü kırmızı halılarla Ankara’da en üst düzeyde üç kere karşılayıp sonra terörist ilan ediyoruz.
          Pkk, Pyd’li teröristleri bir Cumhuriyet Bayramı’nda güney illerimizden hem de ağırlayarak Suriye’nin kuzeyine geçiriyor ve Kobani( Ayn El Arap)’ye “selam” gönderiyoruz, sonra bu terör örgütleriyle mücadele etmek zorunda kalıyoruz.
          ABD ile sözde müttefikiz, ama ABD teröristleri tercih edip destekliyor.
          Rusya ve İran’la Soçi ve Astana anlaşmalarını imzalıyoruz, ama o’nlar Esed ve terör örgütleriyle birlikte hareket ediyor.
          Sınır güvenliğimizi sağlamak amacıyla Suriye’nin kuzeyinde 440 kilometrelik bir alanı teröristlerden temizlemek amacıyla Barış Pınarın Harekatı düzenliyoruz, ama 110 kilometrede bitiriyoruz.
          Sözde Esat güçleri (Rus kuvvetleri) gözetleme kulelerimize saldırıp Mehmetçiklerimizi şehit ediyor, ama Rusya’nın izni olmadan hava operasyonu yapamıyoruz.
          Yunanistan Ege’deki adalarımızı işgal edip silahlandırıyor, ama biz görmezden geliyoruz.
          Askeri ayağı var, eğitim ayağı var, emniyet ayağı var, pazarcı ayağı var, çöpçü ayağı var…ama fetö’nün siyası ayağı yok!
          Eski tabirle, hal-i pür melalimiz bu. Yazdıklarım devede kulak. Yazacak pek çok çelişkilerimiz var. Temennimiz bu çelişkilerin farkına varıp kendi doğrularımıza yönelelim.Yanlışlarımızın yerine doğrularımızı koymak zorunluluğundayız, daha geç kalmayalım. Düzelinceye kadar yazmaya, dilimiz döndükçe anlatmaya devam edeceğiz.