Bir bayan olarak dünyaya gelmekle başlar, tüm fedakarlıklar. Bayan olmanın zorluklarını düşünecek olursak, dünü hatırlamamız yeterlidir sanıyorum. Günümüzdeki annelik; oldukça kolay gözükse de aslında zorluklarını yaşayanlar bilir. Kadın olmanın en büyük zorluklarından biri de çağımızın getirdiği zorluklardır. Görünüşte teknolojinin getirdiği bir çok yenilik bayanlara “KOLAYLIK” gibi gözükse de aslında, günümüzün şartlarına yetmemektedir. Ön yargılara boyun eğmek, çocuklarını en iyi bir şekilde yetiştirmek, kısacası hayatını ailesine adamak, evinin temel taşı olmaktır.

Bayanlar daima, iyi, güler yüzlü, ve sağlıklı olmak zorunda hissederler kendilerini adeta makine gibi çalışmak, evinin düzenindeki, en ufak bir pürüz, onu üzer, işini yarım yapmış zanneder kendini , hemen kederlenir, dertlenir. Bazen de o kadar ileriye gider ki, gücünü sonuna kadar, kullanmaktan çekinmez. İşte” bu dönem de” de zorlukların başlangıcını yaşarlar.

Evliliğindeki bir problem, dul kalmak; bunu ancak yaşayan bayanlar tanımlayabilir. Günümüzde boşanmalara eskisi kadar olmasa da, hoş karşılamayan bir görüş hala da tavırlarını sürdürmektedir. Günümüzde yuvalar daha da çabuk yıkılıyor. Bunu yaşayan bayanlar çok daha iyi anlayabilirler. Bir de bu bayan çocuklu ise işte o zaman zorluklar katlanarak çoğalmaktadır. Bayanlarımız genel de güzel birkaç sözle her şeyin düzeleceğini düşünürler, ama nedense o güzel birkaç söz bazen hiç gelmez! Ya da iş işten geçtikten sonra gelir.

Afganistan gezimde genelde gördüğüm bir tablo vardı. Bayanların çoğu peçeli çocukları kucaklarında, kocalarının en az üç adım arkasında yürüyorlardı. Erkekler önde gayet haşmetli bir tavırla yürürler, arkalarına bakmazlar, bayansa köle gibi eşinin arkasında yoluna devam ederdi.l977 senesinde gördüğüm Afganistan la , bu günkü Afganistan daha da kötüye gitti.

Kadınlar daha da ezildi, savaşın getirdiği yoklukla birlikte aşırı dincilerin zulumlar’ının çirkin yüzünü görmezden gelmemiz de mümkün değildir.1977 de okumuş kültürlü kadın sayısı oldukça iyi olan Afganistan da, artık kadınların okutulduğundan emin olamayız.

Yine aynı senelerde İran Krallıkla idare ediliyordu. Afganistan’a göre çok daha medeni, teknolojinin yeniliklerinden yararlanan modern bir ülke idi. Yıl 2006 ve İran da, da kadın ikinci hatta üçüncü sırada. Tüm bu ezilmelerin acısını dolu ,dolu yaşayan yine kadınlardır! Savaş hangi ülkeye girse, o ülkede kadınlar daima bin bir güçlük yaşamışlardır. Tıpkı Irak da olduğu gibi , Amerika ,Irak ‘a girerken Saddam dan kurtaracağım sizleri dedi, ama sonuç belki de Saddamı da arattı, oradaki bayanlar bu acımasız savaşın , en acı günlerini hala yaşamaktadırlar.

Ülkemizdeki bayanların çektikleri sık, sık , medyaya yansıyan dramlarını üzülerek izliyoruz. Bayanlarımızı yargılamak nedense çok kolay oluyor. Nede olsa bayan, küfürde edilebilir, dövülebilir, hatta acımadan da öldürülebilir ,çünkü karşı koyması zor , anlayışının artık el birliği ile kaldırmak gerekir.

Bayan olmak suçmuş gibi, ezme politikası uygulayan erkeklerimiz de artık zihniyet değiştirmelidir. Bu bakışa sahip insanlar çoğunlukta olmasa da bayanlara uygulanan şiddet hiç de azımsanacak sayıda değildir.Kendi sorunlarıyla uğraşmak varken, üstelik de kız evladı olan bu sadist ruhlu insanlar, bir gerçeğini de iyi bilmeleri gerekir.(”Gülme komşuna gelir başına”) Bu dul veya boşanmış bayanlara hakaret edip onları küçük düşürmeye çalışan kendini bilmez, bu insanların da günün birinde