İbrahim İPBÜKER Röportajı

Öğrencilik yıllarından bu yana turizm sektörünün içinde yer alan ve mutfağında işçi olarak başladığı sektörde patronluğa kadar yükselen deneyimli turizmci Burhan Sili, hem kendi hayatı hem de turizm sektörü ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. İşte o geniş kapsamlı röportaj:

-Önce sizi tanıyarak başlayalım. Burhan Sili kimdir, nasıl tanıtır kendini nasıl anlatır?

İki tane dünya tatlısı kız babası, 1981 yılından bu yana turizm sektörünün içinde olan, yaklaşık 35 sene sektörün her kademesinde çalışmış, bugünde Alanya’da otel işletmeciliği noktasında faaliyet gösteren bir kardeşininizim. Hasbel kader de Alanya Turistik İşletmeciler Derneği’nin başkanlığını yapıyorum. Aynı zamanda TÜROFED (Türkiye Otelciler Federasyonu) yönetim kurulu üyesiyim.

-Biraz geriye götüreyim sizi. Yaklaşık 35 yıldır turizm sektörünün içinde olduğunuzu söylediniz. Nasıl başladınız bu işe?

Şimdilerde adına gastronomi denilen yeme-içme işine annem sayesinde ilgi duydum. Annem mutfakta çok iyiydi. Aile kültürümüzün farklı noktalardan bir araya gelmiş yapısı var. Karadenizlisi, Antalyalısı, Çerkez kanadı vesaire. Yani yemek olayını seven insanlar. Dolayısıyla mutfakta annemin yanında bir takım işler yapardım çocukken. Bu durum kişisel gelişimim sürecinde otelciliğe ilgi duymamı sağladı. Üniversite sınavında Turizm ve Otelcilik Bölümü’nü kazanıp,  dört senelik üniversite eğitim süreci yaşadım.

-Hangi üniversiteyi bitirdiniz?

Aslında Ege Üniversitesi olarak başladım ama Dokuz Eylül Üniversitesi olarak bitirdim. Arada 1980 ihtilali olunca o dönemde pek çok okulu Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde topladılar. Bende 1985 senesinde Dokuz Eylül Üniversitesi’nden mezun oldum. 1981 yılında öğrenciyken Kuşadası’nda çalışmaya başladım. O dönemlerde çalışabileceğiniz yer sayısı oldukça kısıtlıydı. Kuşadası, Marmaris ve Alanya gibi yerler vardı. Misal o dönemlerde Alanya’da Banana ve Alantur vardı, tesis sayısı oldukça azdı . Kuşadası’nda yeni açılan 16 odalı bir pansiyonda  her işi yapmak üzere görevlendirildim. Zaten personel olarak da üç kişiydik. Lisan bilmem nedeniyle resepsiyonda görevliydim. Sabaha karşı kahvaltıyı hazırlıyordum. Kahvaltının akabinde iki arkadaşla birlikte odaların temizliğini yapardık sonra da yatmaya giderdim. Böyle başladık mesleğe. Ulaşımından kahvaltısına, yer hizmetlerinden resepsiyonuna kadar her anlamda hizmet verdik.

-Kaç yıldır Alanya’dasınız, bu ne zamandan beri Alanya’da yapıyorsunuz. O dönemlerde sizi Alanya’ya çeken şey neydi?

Kargıcak’daki Club Titan tesisinin başında olan kişi benim liseden arkadaşımdı. O dönem İstanbul’da yiyecek-içecek sektöründe çalışıyordum. Arkadaşım sayesinde bana buradan teklif geldi. O yıllarda rahmetli Turgut Özal’ın turizm sektörüyle ilgili çok önemli teşvikleri vardı ve Akdeniz Bölgesi’nde yatırımlar hızlanmaya başlamıştı. O zamanlar Kemer, Belek gibi bölgelerin adları dahi yokken Alanya’da turizm gelişmeye başlamıştı. Turizmin cazibesi nedeniyle farklı sektörlerde sermaye birikimi olanlar bu alana da yatırım yapmayı tercih ettiler. Yiyecek-İçecek Müdürlüğü teklif edilmişti bana ben de kabul edip, çalışmaya başladım.

-O süreci biraz konuşalım istiyorum. Alanya’da yiyecek-içecek müdürü olarak çalışmaya başladınız, bugün ise otel sahibisiniz. Nasıl başardınız bunu?

Çalışmaya başladıktan iki sene sonra işletme müdürümüz işten ayrıldı ve bu görev bana teklif edildi. Bu biraz da cesaret işi tabi, çünkü o dönemlerde acenteleri çok fazla tanımıyordum ama turizmin hızlı gelişmesi nedeniyle pazarlama konusunda sıkıntı yaşamadım. O dönemlerde işini gerçekten bilen ve iyi yapan nitelikli elemanlarla çalışmamızın da katkıları oldu ve sorunsuz bir süreç atlattık. 2003 yılında şu anda içinde bulunduğumuz Titan Garden Oteli inşaat halindeydi. Halen ortağımız olan Numan Şahin bey bu işi birlikte yapma teklifinde bulundu ben de bu teklifi patronuma ilettim. O da konuyu değerlendirdi ve ben de ortak olayım teklifinde bulunarak, sizi de buraya ortak edeyim ve birlikte götürelim dedi. Emeğiyle iş yapan bir insan olduğum için benim de işime geldi. Bu teklifi yapan kişinin, son derece aklı başında insan olması, ekonomist olması, yaklaşımlarının iyi olması ki zaten biz 28 yıldır birlikte çalışıyoruz bu işe başlamamıza vesile oldu.

-Burhan Sili iyi bir turizmci olduğu için, eleman olarak başladığı sektörde bugün patron olmayı başardı diyebilirmiyiz?

Şöyle söyleyelim. İşini düzgün götürebilen, aklı başında bir insan olduğumu düşünüyorum. Ama ne kadar işinizi düzgün yapsanız da şans faktörü mutlaka var. Ben bu oteli işletirim diye yola çıkmam bir riskti çünkü finansal gücüm yoktu, yapamayabilirdim de. Sermayesiz girdiğiniz her işte öyle ya da böyle tökezleme riski her zaman vardır. İşte bu anlamda ben şanslıydım ve başarılı oldum.

-80’li yılları konuşalım biraz. O yıllarda verilen teşvikler sayesinde Alanya hızlı gelişti. Bu Alanya adına iyi mi oldu yoksa plansız bir büyümemi yaşandı?

Teşvik gibi konularda sorunolmadı ama Alanya çok hızlı yapılaştı. Üst yapı bir anda gelişirken, gerek devlet gerekse yerel yönetimler bu hıza ayak uyduramadı. Dolayısıyla alt yapı, çevre gibi konular geride kaldı. Biz şu aşamada da Alanya’da bunun sıkıntısını çekiyoruz. Bu bölge 60’lı yıllarda ev pansiyonculuğu ile turizme başlamış. Bugün hala arıtma sorununu konuşuyorsak bu bizim ayıbımız, böyle bir gerçek var ortada.

-Kaç tane otelde kaç kişiye iş veriyorsunuz?

Toplamda 700 oda civarında kapasitesi olan üç tesisimiz var ve 420’nin üstünde insana iş veriyoruz.

-Çok yoğun bir çalışma temponuz var. Başlarken iki kız babasıyım dediniz. Peki bunca yoğun iş temposunun içinde ailenize gerekli zamanı ayırabiliyor musunuz. Nasıl bir eş ve babasınız?

-Bunu eşim ve çocuklarıma sormak lazım ama ben evine çok bağlı bir insanım. Akşam işim bitince hemen evime giderim, eşimle ve çocuklarımla zaman geçiririm. Eşim de çalışıyor zaten, şu anda bizim tesislerimizin satış ve pazarlamasını yapıyor. Ben evi seven bir insanım, evimde kızlarımla, eşimle ya da arkadaşlarımla bir şey yapmak bana keyif veriyor, dinlendiriyor.

-Burhan Sili romantik bir insanmıdır, zaman zaman sürprizler yapar mı mesela?

Romantik miyim bilemiyorum valla ama zaman zaman sürprizler yapmayı severim, hediyeler almayı severim. Biraz da zor bir insanım, mükemmeliyetçi bir insanım. Başak burcuyum, belki de burcumun verdiği bir özellik, detaylar benim için çok önemlidir. İşi bilmek de çok iyi değil aslında. Evin patronu eşimdir ama ben de herşeyi bildiğim için pek çok noktada zaman zaman çatışıyoruz. Karışmamak lazım belki ama yönetici olmanın da böyle bir handikabı var sanırım.

-Eşinizin doğum tarihini sorsam söyleyebilir misiniz?

İki tane doğum tarihi var, birisi resmi olan diğeri resmi olmayan. Gayri resmi olanı 10 Ocak, asıl olan 19 Aralıktır. O dönemlerde bekleterek geçirmişler nüfusa bu nedenle iki doğum tarihim var.

-Nasıl tanıştınız eşinizle, nedir bunun hikayesi?

Eşim Mersin Turizm Otelcilik Yüksek Okulu mezunu. Bizim otele staj yapmaya geldiği dönemde tanıştık. Eşim benden 13 yaş küçük.  Otelde ön büro şefi olarak çalışmaya başladığı süreçte tanıştık. O dönemde merhabadan öteye bir diyaloğumuz yoktu ama daha sonra fuarlar, turizmle ilgili bir takım toplantılarda daha çok görüşmeye başladık ve birbirimizi daha yakından tanıma şansımız oldu. 47 yaşındaydım, evlenmeye niyetim var mıydı yok muydu bunu da tam bilmiyorum ama biraz da geç kaldığımı düşünüyordum. Babam da mürüvvetini görelim deyince evlenmeye karar verdim ama eşim kendisine doğru dürüst evlenme teklifi yapmadığımı hep söyler.

img_5829.jpg-Nerede doğup büyüdünüz, çocukluğunuz nerede geçti?

Ankara’da doğmuşum ama çocukluğum İstanbul’da geçti. Bir dönem Konya’da kaldık. Dedem rahmetli Konya Özel İdare Müdürü idi. İlkokul 1-2’yi Konya’da okudum. İlkokul 3’ü İstanbul’da okudum.Dedem rahmetli olunca annemle yaşamaya başladık.  İlkokul 4’deyken annem evlendi ve İzmir’e yerleştik. İlkokul 4’ü İzmir’de 5’i de Aliağa’da okudum. Daha sonra liseyi İzmir’de yatılı okudum, sonra İstanbul’a döndüm, bir sürü okulda okudum yani.

Alanya Turistik İşletmeciler Derneği başkanısın, neden kuruldu bu dernek ve neler yapar?

ALTİD 1985 yılında kurulan bir dernek. Alanya’da turizm sektörünün önünü açmak, sektöre eleman yetiştirmek,  sorunları ortaya koymak ve çözüm önerileri getirmek, konaklama sektöründe faaliyet gösterenler arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi, sektörde faaliyet gösteren acenta gibi kurumlarla turizme yapılacak katkı çalışmalarında ortak hareket edilmesi, aynı zamanda Alanya ile ilgili tanıtım ve imaj çalışmalarının içerisinde bulunulması gibi, turizmle ilgili her konuda faaliyet gösteren bir dernektir.

 

-Sektörün başlıca sorunları neler. Devlet,hükümet bu sorunlara yeterince sahip çıkıyor mu?

Türkiye’ye  40 milyon turist geliyor. Böyle önemli bir sektör 80’li yıllarda çıkmış bir turizm anayasası ile yönetiliyor ve bu çok yetersiz kalıyor. Bugünkü kanunlarla turizm artık yönetilemez, farklı bir konuma geçmek lazım. Turizmin artık bir devlet politikası olarak ele alınması gerekiyor. Bizim rakibimiz olan ve önümüzde olan ülkeler bu şekilde başarıyı yakaladı.  Bu sadece Turizm Bakanlığı ile olacak bir iş değil. Benim tesislerimde bin 500 kişi ağırlanıyor. Burada yaşam var, hastalık var, ölüm var. Yani hayatın içinde olan ne varsa bu tesislerde var. Bu nedenle bütün bakanlıklarla koordineli bir politikamız olmalı. Sektöründe içinde olduğu, elini taşın altına koyduğu, karar alma sürecine ortak olduğu bir sistemin geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

-Bazı kesimlerin herşey dahil sistemine karşı bir alerjisi var. Turistin otelden çıkmadığını, esnaftan alış veriş yapmadığını söylüyorlar. Siz ne düşünüyorsunuz bu sistem hakkında?

Herşey dahil sistemi 90’lı yılların sonuna doğru oluşan bir sistem. Bu sistem, çevresinde hiçbir şey olmayan ya da bir takım olumsuzluklar olan bölgelerde gelişmiş ve hayata geçmiş bir sistem. Bu sistem dünyanın içinde bulunduğu ekonomik durumla da ilgili. Özellikle aileler tarafından çok ciddi oranda tercih edilen bir sistem. Biz konaklama tesisi işletmecileri olarak bir gece oturup, haydi bu sisteme geçelim diye bir karar almadık. Bize turist getiren tur operatörlerinin, kendi ülkelerindeki insanların talepleri yönünde bizlerle oturup konuştuğu ve anlaştığı bir sistem. Aslında herşey dahil sisteminde bir sorun yok. Bu sistemde müşteri dışarıya çıkmıyor diye de bir sorun yok. Çok basit bir örnek vereceğim. Bizim Clup Titan Alanya merkeze uzak bir mesafededir. Ben günde dört kez otel ve merkez arasında servis yapardım ve her servisim dolu giderdi. Şehre  götürdüğümüz turistler esnaftan alış veriş yapardı. Burada enterasan bir durum oldu. Öncelikle minibüscüler bize siz bu işi yapmayın, servis kaldırmayın dediler. Tamam yapmayalım, bunda bir sorun yok. Minibüscü esnafı da kazansın. Ancak şöyle bir sorun var;  bizim minibüsümüz otelden kalkar, 20-25 dakikada şehre iner. Ama bir minibüs, müşteri toplamak için yavaş gidiyor ve 50 dakikada şehre iniyor. Turistin zamanı çok değilidir. Bunun dışında, hepsi değil tabi ama olumsuz davrananlar da oldu. Mesela beş lire yerine beş euro alanlar oldu. Cuma Pazarı’na gidiyorum diyerek Alantur’un orada bırakanlar oldu. Öte yandan şehre inen turiste 10 liralık tişörtü 10 euro’ya satanlar oldu. Zorla mal satmak için turisti rahatsız edenler oldu. İşte bu tür olumsuz örnekler, turistleri alış veriş yapmaktan imtina eder hale getirdi. Öte yandan Mahmutlar gibi, Konaklı gibi bölgeler geliştikçe kendi çarşılarını oluşturdular. Alanya merkezde satılan malların aynısı buralarda satılmaya başlandı. Aynen konaklama sektöründe yatak arzının gereğinden fazla arttığını söylediğimiz gibiesnaf sayısında çok fazla artış yaşandı. Turisti memnun etmek çok önemli. Bu insanlar memnun kaldıkları esnafa her zaman gitmeye devam ediyorlar ama memnun kalmadıklarına da bir daha uğramıyorlar. İşte bu noktalarda sıkıntılar yaşadığımız ve tam anlamıyla düzeltemediğimiz için bu noktadayız yoksa herşey dahil sisteminin bir suçu yok.

-Alanya’da turizm sektörünün en önemli sorunu nedir size göre?

Alanya’nın sorunu bir tane değil aslında. Bunlardan bir tanesi ulaşım sorunudur. Alanya’nın gelişimi sürecinde diğer bölgelerin devreye girmesiyle alternatifler arttı. Turist minimum sürede tatil yapacağı yere ulaşmak istiyor. Bu nedenle de havaalanına yakın destinasyonlar tercih ediliyor. Tabi Gazipaşa Havalimanı bizim için bir kurtarıcı ama kapasitesi belli, Alanya’nın da yatak kapasitesi belli. Gazipaşa’nın çok hızlı bir şekilde daha da gelişmesi lazım. Bir başka sorunumuz turizm ve çevre bilincinin yeterince gelişmemiş olması. Bu konu çok ciddi şekilde ele alınmalı, bunu hepimiz yapmalıyız. Turiste davranış biçiminin geliştirilmesi lazım. Keza yatak arzında ısnırlamaların, planlamarın yapılması lazım. Çok hızlı gelişen yatak arzıyla birlikte tesislerin nitelikli eleman ihtiyaçları had safhada. Bunun dışında  tesislerimizi 6-7 ay açık tutabiliyoruz. Turizmin 12 aya yayılması adına çalışmalar ve yatırımlar yapılması lazım.

-Büyükşehir Yasası’nın devreye girmesiyle birlikte Alanya plajlarında bir yetki karmaşası yaşanmaya başlandı. Bu yasadan sonra plajlar başıboş kaldı diye eleştiriler var. Bu konudaki görüşleriniz nedir?

Sahiller konusunda Alanya’da yasadan önce uygulanan sistem Türkiye’ye örnek olan bir sistemdi. Biliyorsunuz Alanya’nın büyük çoğunluğunda tesisler ile sahil arasında yol vardır. Dolayısıyla turistin sahilde faydalanabileceği bir tesis olmalı. Bu anlamda bizim sahillerimizde hizmet ünitesi olarak gördüğümüz büfelerle ilgili uygulamamız örnek uygulamaydı. Çünkü biz burada rantı ikinci plana attık. Bu işin başında olan ALTİD olarak büfelerin ranta dönüşmemesi adına her türlü çabayı gösterdik. Bu başarı sadece bize aitdeğil tabi, kaymakamımız, belediye başkanımız ve şehirdeki tüm ilgili kurumların konsesusuyla sağlandı. Büfelerin farklı amaçlarla kullanıldığını daha önce görüp, tecrübe kazandığımız için bunu engellemeye çalıştık ve başarılı da olduk. Ancak dediğiniz gibi yasadan sonra sahiller Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin kontrolüne ve tasarrufuna geçti.

-Ne olacak bundan sonra ya da ne yapılması gerekiyor sizce?

Bu konuyla ilgili gerek Büyükşehir Belediyesi, gerek kaymakamımız, belediye başkanımız, ilgili ve yetkili kim varsa herkesle görüştük. Yapılması gereken şey eski sistemin devam ettirilmesidir. Farklı bir şey yapılacaksa da sahillerintekrar olumsuz hale dönmemesi adına kanunlar çerçevesinde düzenlenmesi lazım.  Aslında işin özü şu. Siz yolun diğer tarafına tesis yaptırıyorsanız ve bunlara belge veriyorsanız, önündeki sahilde de işletmelerin bir hizmet biriminin olması lazım, böyle bir yasa çıkması lazım. Bu sorunun çok önceden çözülmesi gerekirdi. Bu konu bizim üzerimizde sallanan Demokles’in kılıcı gibidir aslında. Bu iş belediye veya her hangi bir kurumun üzerinde olmaması lazım. Devletin oluşturacağı turizm politikasının içinde yapılacak kanunlarla düzenleme yapılmalı.

-Alanya Bölgesi Akdeniz’in en ucuz destinasyonu, bu nedenle cebinde para olmayan insanların tercih ettiği bir bölge şeklinde bazı eleştiriler de var. Bu konuyla ilgili neler söylersiniz?

Bu konu turizmin kendi içindeki yasadır. Şöyle ki, size gelen turistin bulunduğu nokta ne kadar uzaksa, siz de fiyatlarınızı o kadar düşürmek zorundasınız. Bizim rakip olduğumuz ülkeler İspanya’dır, İtalya’dır, Yunanistan’dır, vesaire. 0rta Avrupa’dan bahsedersek bizden minimum bir buçuk saat farkı vardır. Tüketici uçak parası, otel parası bunlara tek tek bakmaz. Bir kişi tatilimi kaç paraya satın alacağım diye bakar. Rekabette bizim kullandığımız en önemli silahımız fiyat konusudur. Dolayısıyla otel fiyatlarımızı diğer ülkelerle rekabet edebilecek seviyede ayarlamak zorundayız. Bu nedenle bizim konaklama tesislerimizde fiyatların düşük olması gayet normal. Bunun yanısıra çok hızlı yatak artışıyla birlikte kendi içimizdeki rekabet de arttı. Bu durum da fiyatların belli bir noktaya çekilmesinde önemli rol oynadı.

-Gelelim günümüze. 2015 sezonunun çok kötü başladığı, otellerdeki doluluk oranlarının neredeyse yarıya indiği, sektörün bu yıl büyük sıkıntılar yaşayacağı şeklinde bazı söylemler var. Gerçekten Alanya’da durum bu kadar vahim mi?

Biliyorsunuz Rusya ekonomik anlamda sıkıntılı bir dönem yaşadı ve yaşıyor. Bu durumu biz öngörmüştük aslında. Bu sadece Alanya’nın sorunu da değil. Akdeniz çanağındaki pek çok destinasyon bu durumdan etkilendi. Sektör olarak çok büyük çaba gösterdik, gerekli önlemleri de almaya çalıştık ama son altı ayın rakamlarına göre Antalya bölgesinde Rusya pazarı ile ilgili yüzde 27 gibi bir düşüş oldu, bunun yanısıra Almanya pazarında da yüzde 11 gibi bir artış gerçekleşti. Toplamına baktığımız zaman yüzde 9’luk bir eksiğimiz var. Sadece Rusya pazarı ile ilgili değil tabi.Yatak arzının artması, bunun yanısıra ikinci konutların pazarlanması gibi faktörler de sektörü olumsuz etkiledi. Sonuç olarak 2015 sezonu çok keyifli başlamadı ama bayramla birlikte sıkıntıların azalacağına inanıyorum.

-Alanya’nın en çok tartışılan konularından birisi de tanıtım konusu. Yeterince tanıtılamadığı gibi bazı eleştiriler yapılır zaman zaman. Sizce doğru mu bu?

Alanya Tanıtım Vakfı biliyorsunuz bu amaçla kuruldu ve biz de üyelerinden birsisiyiz. Bu vakıf, devletin tanıtım stratejisi içinde yani önce ülke sonra bölge anlamında  üzerine düşeni her zaman yapmıştır. ALTAV, gerek bakanlık, gerek dış fuarlar ve yetkilileri nezdinde son derece saygın bir kurumdur. Bugüne kadar küçük ama son derece etkili tanıtım faaliyetleri yapmıştır. ALTAV sadece fuarlarda stant açıp, broşür dağıtmıyor. Bir sürü ülkeden gazeteciler gelir, Alanya’da ağırlanır. Onların gazetelerinde, dergilerinde, televizyon kanallarında paralarla ifade edilemeyecek ciddi tanıtımlar yapılır. Bunlar, vakıftaki arkadaşlarımızın bire bir gayretleriyle gerçekleşir. Bu konuda eksiklik olarak gösterilen şey, Alanya’nın bütün olarak, topyekün tanıtım yapamamasıdır ve bu buda doğrudur. Bu şehirde her kurum, her esnaf turizmden ekmek yemektedir. Bu noktada herkes bu işe katkı sağlamalıdır. Hep söylüyorum, burada öncelikle olan gelen turisti memnun etmektir. İstediğiniz kadar tanıtım yapın, turisti memnun edemezseniz hepsi boşa gider. En etkili tanıtım turist memnuniyetidir. Ayrıca Alanya’nın imajını biraz daha parlatmamız lazım.

-Burhan Sili nerede tatil yapar?

Çocuklarım olmadan önce, Çıralı, Fethiye gibi daha sakin olan basit konaklama tesislerine giderdim ama şimdi çocuklarım olduğu için, başka bir bölgede, söylemeyeceğim şimdi adını, onlara daha iyi imkanlar sunan, çocukların daha keyif aldığı ağaçların arasında olan yerleri tercih ediyorum.

-Çok keyifli bir röportaj oldu teşekkür ederim. Son olarak neler söylemek istersiniz sektörle ilgili?

Bu ülkede artık turizmin farklı bir bakış açısı ile yönetilmesi gerekiyor. Hangi hükümet gelirse gelsin, bu konuya el atmalı ve doğru bir politika oluşturmalı.

 

Editör: TE Bilisim