‘Haftaya Başlarken’ Röportaj köşesinde bu hafta Waldorf Pedagojisiyle harmanlanan Koza Kültür ve Sanat Evi’ni okuyucularımıza anlatacağız.
Güllerpınarı Mahallesi Sertoğlu Sokak No:18/1 adresinde, geçtiğimiz haziran ayından itibaren faaliyetlerine başlayan Koza Kültür Sanat Evi ailesi her geçen gün büyüyor. Waldorf Alanya Okulları’nda uzun süre görev yaptıktan sonra sanat evini kuran öğretmen Tahir Ayne ve öğretmen Hasret Açıkgöz, Koza’yı nasıl ilmek ilmek işlediklerini okuyucularımız için anlattı. Aynı zamanda Koza Kafe olarak da faaliyet gösteren sanat evi, iç dünyanızda sizlere rehber olabilmeyi hedefliyor.
‘WALDORF PEDAGOJİSİ BİR YAŞAM FELSEFESİDİR’
-Merhaba, röportaj isteğimizi geri çevirmediğiniz için Gerçek Alanya Ailesi olarak sizlere teşekkür ederiz. Öncelikle sizleri tanımak, akademik geçmişinizi öğrenmek isteriz.
-Merhabalar ben Hasret Açıkgöz. Okul öncesi öğretmeniyim. 2015 yılında üniversite stajına başladığımda devlet okulu ve özel kreşlerin iç içe eğitim modellerini görme imkanım oldu. Pratikte bu modelleri deneyimliyordum. 2017 yılında Waldorf pedagojisi ile tanıştım. Mevcut eğitim sisteminde bazı noktalar beni rahatsız ediyordu. Hal böyle olunca Waldorf pedagojisi ile tanıştıktan sonra direkt eğitimlerine başladım. Alanya’da 3 yıl süren bir eğitim vardı. Eğitimlere başladıktan sonra Waldorf Yuvası’nda da çalışmaya başladım. 2024 Ekim ayına kadar da burada eğitimci olarak bulundum. Ardından Tahir öğretmenim ile bir arayışa girdik. Waldorf Pedagojisi aslında tamamen bir yaşam felsefesi. Bu sadece pedagoji olarak benimsediğimiz bir şey değil. Hayatımızda kendimize de mal ettiğimiz bir şeydi. Buna daha fazla ailenin ulaşmasını hedefledik. Yuvadaki masalları beraber canlandırmaya başladık. Bunun için de bir çatıya ihtiyacımız vardı ve Koza Ailemizi oluşturduk.
-Merhaba, ben Tahir Ayne. 2012 yılında Akdeniz Üniversitesi Fizik Bölümünden mezun oldum. Bu süre zarfında sanatsal çalışmalarda da yer aldım. Üniversiteden mezun olduktan sonra İstanbul’a taşındım. Devlet okullarında Fizik ve Matematik öğretmeni olarak çalışmaya başladım. Waldorf Pedagojisi ile daha tanışmamıştım. Bu sürede sanat çalışmalarıma masallara doğaçlama müzik yaparak, kendi müzikal projelerimi hayata geçirerek devam ettim. Fransız Masalcı Judith Liberman ile Masal Akşamları yaparken dinletimizden birine Nil Karaibrahimgil gelmişti. Sonrasında beni aradı ve İstanbul’da Waldorf esintili bir yuva olduğunu ve orada çocuklar ile müzik çalışmaları yapmamı önerdi. Bunun üzerine teklifi kabul ederek Waldorf yolculuğum başlamış oldu. Alanya'daki Waldorf Okulları’nda 3 yıllık serüvenimin ardından pedagojik yol ayrılıklarımız oldu. Bizim bu serüveni devam ettirebilmemiz için bir platforma ihtiyacımız vardı. Sanat ve eğitimi toplum nezdinde bir araya getirmeyi amaçlıyoruz. Eğitimde ezbercilik, sonuç varsa kabul görülür hale geldi. Sanatta da para kazanıyorsan değer görülür hale geldi. Böyle olunca da eğitimin değeri ve sanat toplumda azalmaya başlıyor. Biz artık bu değerlerin toplumda karşılık bulmasını istediğimiz için bir yola girdik. Bu yolculukta bize destek olan kuruluşlar da oldu. Ama bir yerden sonra kendi bağımsızlığınızı kurmanız gerekiyor. Biz de Koza’yı kurarak sanat ve pedagojik çalışmaları bütünleştirmeyi hedefledik. Burada atölyeler var. Bunun haricinde çocukların ve ailelerin beraber masallar dinleyebileceği çalışmalar da var. Onun haricinde konserler veriyoruz. İleriki hedeflerimizde de sanatla ilgili eğitimlere, sempozyum ve festivallere öncülük etmek istiyoruz.
‘MASA TİYATROSU VE MÜZİK ÇALIŞMALARIYLA BAŞLADIK’
-Koza Kültür Sanat Evi Alanya’da kısa sürede güzel bir kitle kazandı. Kuruluş aşamasını dinlemek isteriz. Bu proje nasıl hayata geçti ve süreç nasıl ilerledi?
Tahir AYNE: Hasret öğretmenim, Nevin öğretmenim ve ben eğitimle sanatı bir arada yaşatmak için masa tiyatrosu ve müzik çalışmalarına başlamıştık. Hasret ve Nevin öğretmenimin keçeden hazırladığı masal kahramanlarıyla, Hasret öğretmen bir masal anlatımı gerçekleştiriyordu. Ben ve Nevin öğretmen ise müziklerini yapıyorduk. Bu masalları müzikle entegre edip 4-8 yaş çocuklar ve ebeveynleriyle buluşmalar yapıyorduk.Bu aylık olarak iki veya üç sefer oluyordu. Bu konuda Enberi Kafe kendi ortamını bize açarak destek oldu. Fakat yaptığımız çalışmalar bunlarla sınırlı olmadığı için bizim bir yer arayışına girmemiz gerekiyordu. Tamamen borcun içine girerek bir şey yapmak zorunda olduğumuzdan bu karar bizim için oldukça anksiyetik bir süreç oldu. Ama sürecin sonunda arkadaşlarımızın da maddi ve manevi desteğiyle bu yola girdik ve Koza’yı kurduk.
‘YAPTIĞIMIZ İŞLER ÇOCUKLARIMIZ İÇİN ANLAM İFADE ETMELİ’
-Sanat Evindeki atölye hazırlıkları nasıl yapılıyor? Kaç yaş aralığında katılım sağlanıyor. Sosyal medya üzerinde birçok atölyeniz dikkat çekici, ancak kağıt dönüşüm atölyesi gibi çalışmalarla çocuklarımıza geri dönüşüm algısını da kazandırmayı hedeflediğinizi söyleyebilir miyiz?
Hasret AÇIKGÖZ: Bizim atölye planlamalarında ve pedagojide, ortaya çıkan ürünün gerçek hayatta bir şeye hizmet etmesini temel alıyoruz. Yaptığımız şeylerin çocuklarımız için bir şey anlam ifade etmesi bizim için oldukça önemli bir konu. Ben masa tiyatrosunu büyük yaş grubuna anlatamam. Çünkü 10 yaşındaki bir çocuk ile 15 yaşındaki bir gencin ihtiyaçları farklıdır. Atölyelerin temalarını belirlerken çocuğun yaşını ve bireyselliğini ön planda tutuyoruz. Mesela kanaviçe atölyesi yetişkinlere de var daha küçük yaş gruplarına da var. Ama küçük yaş grubunu 8-12 yaş olarak belirliyoruz. Dediğimiz gibi burada atölye yapalım, ürün çıksın, biz paramızı alalım gözüyle bakmıyoruz.
‘PEDAGOJİDE MADDİ KAYGI GÜDÜLEMEZ’
Tahir AYNE: Çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin gerçekten pedagojik olarak ihtiyaçlarının ne olduğunu gözlemlemek zorundayız. Evet burası aynı zamanda kendi ekonomisini döndüren bir yer. Ama hiçbir zaman çocukların pedagojik çalışmalarında maddi bir kaygıya düşülmemesi gerekir. ‘Getirisi çok olur’ felsefesi ile yaklaşırsak yaptığımız işin bir anlamı kalmaz. Ekonomi önemli ama bunun için başka bir yol üretilmeli. Atölye bazında bazı şeyleri dengede tutmalıyız.
‘ÇOCUKLARIMIZIN ZİHİNLERİNDE KALAN DUYGULARI SANATLA AKTARMAYA ÇALIŞIYORUZ’
-Sizlerle biraz da sanatın iyileştirici yönünü konuşmak istiyoruz. Malumunuz, çocuk ve gençlerimizde başta olmak üzere genel olarak kontrolsüz bir ekran kullanımı mevcut. Bu da ‘agresiflik’ başta olmak üzere birçok davranış bozukluğunu tetikleyen sebeplerden. Sizin bu tür davranış bozukluğu ya da ruhsal yıpranmış yaşayan bireylere katkınız nasıl oluyor?
Tahir AYNE: Teknolojiye bakış açımız toplum olarak biraz daha sonucu bilmeden yaşama halimizle bağlantılı. Çoğumuz, teknoloji bağımlılığının, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı ile eş değer olduğunu bilmiyoruz. Dünya Sağlık Örgütü de bunu açıkladı. Bazı ülkelerin hastanelerinde de teknoloji bağımlılığı ile ilgili tedavi bölümlerinin oluşturulması ile ilgili kararlar çıktı. Ülkemizde de bu konuşuluyor. Aile olarak, bizim üzerimize çok yük biniyor. Bu yükü atabilmek için teknolojinin kendisine sığınıyoruz. Çocuk o an sakinmiş gibi görünüyor. Burada anne ve babanın rolünü anlayabiliyorum. Ama bunun yol aştığı bazı şeyleri gözlemlememiz gerekiyor. Bir kere aileler, çocukların oynadıkları oyun karakterlerinin bir gün evin içinde olmalarını isterler mi onu düşünmeliler. Ya da vicdanlı bir aile çocuğunu sokak ortasında, bir savaş meydanında yalnız bırakıp evine döner mi? Hiçbir vicdanlı aile çocuğunu sokak ortasında yalnız bırakmaz. Ama çocuklar kontrolsüz teknolojide bütün sokakları gezebiliyor, bütün savaş meydanlarını görebiliyor. Dolayısıyla çocuk bununla baş edemiyor ve saldırganlaşıyor. Çünkü çocuğun duygularını aktarabileceği bir alanı yok. Biz burada zihinde kalan duyguları sanat yoluyla aktarmaya çalışıyoruz.
‘AYNI ZAMANDA KOZA KAFE OLARAK HİZMET VERİYORUZ’
-Koza Kültür Sanat Evi’nde Alanya halkını ne bekliyor? Atölyenize katılmak için sizlerle nasıl iletişime geçebiliriz?
Koza Kültür Sanat Evi adında sosyal medya hesaplarımız var. Bizi oradan takip edebilirler. Onun haricinde Koza Kültür Sanat Evi whatsap grubumuz var. Bu kapalı bir grup ve duyurularımızı yapabiliyoruz. Onun haricinde Koza Kültür Sanat Evi’ne gelip buradan atölyelerimizle ilgili bilgi alabilirsiniz. Telefon ya da mail üzerinden de bizimle iletişime geçebilirsiniz. Burası anı zamanda Koza Kafe olarak da hizmet veriyor. Ailelerimizin sadece etkinlik için değil buraya çay, kahve içmeye gelebilmeleri için kafe faaliyetimizi de oluşturduk. Misafirlerimizin bu sayede sosyalleşebilmesini, kahvesini içerken el işini yapabilmesini ya da sessiz bir ortamda kitabını okuyabilmesini hedefledik. Kafemizde çay, kahve, tariflerini kendimizin hazırladığı sağlıklı içecek ve atıştırmalıklarımız var. Atölye haricinde de yaz saatiyle sabah 11.00-23.00 arasında kafemiz açık. Atölyeye katılınsın ya da katılınmasın burasının bir yaşam alanı olmasını istiyoruz. Önceden rezervasyon alarak kalabalık etkinliklere de ev sahipliği yapabiliyoruz.
‘HERKESİN BU RUHA SAHİP ÇIKMASI ÖNCELİĞİMİZ’
-Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, bizler aracılığıyla vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Kendi içimizde her geçen gün Koza Ailemiz büyüyor. Bu durum bizi çok mutlu ediyor. Biz eğitime ve sanata gönül vermiş genç insanlarız. Bizim buradaki amacımız eğitim ve sanat alanında kaliteli işler yapmak. Alanya’da bu konuda biraz daha desteğe ihtiyacımız olabiliyor. Sanat ve eğitim yalnız hissedilebilen alanlar. Bu nedenle bunu hep birlikte başarmamız gerekiyor. Koza Kafe birkaç kişinin kurduğu bir yer değil, toplum olarak herkesin sahiplendiği bir yer olmalı ki biz hedeflediğimiz amaca ulaşabilelim. Herkesin bu ruha sahip çıkması birinci önceliğimiz. (Gülşah ATAOĞLU)