Burası Türkiye, yıllardır teröre kurbanlar verdik. Bu teröristler hem içerden hem dışarıdan domuz gibi beslendiler. Ülkemizin aslanlar gibi yiğitleri var. Anaları kına yakarak, davul zurna ile yolcu eder, neden mi? Biz ülke olarak çok hassasız, vatanımızı canımızdan fazla severiz. Bu konu da yedi cihan bir araya gelse baş edemezler, çünkü bütün yiğitlerimiz, ölümü göze alarak asker ocağına girer. Girdikten sonra da onların can güvenliği komutanlarına emanettir. Komutanları ne emrederse onu yaparlar, komutan öl dese ölür, öldür dese öldürür!

Açıkcası her şey komutanın emrindedir, öyle koltuklarımızdan, evlerimizden ahkam kesmeye benzemez. Bilir misiniz ki bir komutan nasıl yetişir, bunu en iyi bilenlerden biriyim, yıllarımı verdim onlarla birlikte çalıştım. Daha genç bir kızken, Şemdinli denilen küçük bir kasabada yolları kışın 9 ay kapanan, Allah’ın bir kuru ve yaş sebzesine hasret kalırdık. Postacının sırt çantasından 1-2 portakal çıkar onu da erken davranırsanız tanesi 7,5 liradan alır çocuklarınıza yedirirsiniz. Kabuklarımı bazen içini sıyırıp, kabukları da yediğimiz olurdu. Bu kazada herkes kışın hasta olmamak için dua ederdi, hastalansanız, yollar kapalı araç çıkmaz yola, telgraf direkleri bir dolma kalem boyuna kadar kar kaplıdır, kurdu, tilkisi de cabası. İşte böyle fırtınalı bir günde taburda bir askerimiz mide kanaması geçirmişti. Taburun doktoru elinden geleni yapmış ama kanamayı durduramamıştı. Helikopter geldi hepimiz sesini duyuyorduk ama aşağı sis ve kar fırtınası karı savuruyor göz gözü görmüyordu ve helikopter inemedi geri gitti.

Sene 1965 ya da 1966 olabilir. Komutan ne yaptı biliyor musunuz? Bu kanamalı askeri korumalarla yola çıkardı. Yazın yol o zamanlar 1,5 saatte araba ile Yüksekova’ya ulaşılıyordu. Bizim kahraman askerlerimiz bu kanamalı askeri sedye ile Yüksekova’ya oradan da Van'a naklettiler. Bu askerimizi o zamanki şartlar da bile yaşaması için büyük mücadeleler verildi, hala içim sızlar.

Peki evvelki gün kaybettiğimiz iki Askerimizi 22 Ekim Sarıbudak  Mezrası’na akim tepeye 12 kişilik timi, 2300 rakımlı yere indiren komutana sormak lazım; teknoloji dünyasındayız hava durumları az çok belli, zaten o rakımlı bir bölgede havanın bozacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.

Neden tam teçhizatlı bırakılmadı bu tim? Neden arama kurtarma personelleri geç gitti? Bugün şartlar değişti, 1960’lı yıllarda değiliz, artık bir çok imkanlara sahibiz. Bir çobanla koyunları dağ başlarından kurtulurken askerlerimizi neden zamanında kurtaramadık?

Yaz katip yaz, ülkemizde bazı vekiller, askerler için tab iki ölecekler bunun için para alıyorlar diyorsa, bir çok Suriyeli ülkelerini savaşta bırakıp kaçıp, Türkiye’de krallar gibi yaşıyorlarsa, bu ülkede öğretmenler atanamayıp, intihara kadar sürükleniyorsa, doktorlar dövülüp öldürülüyorsa, kadınlar koyun gibi bıçakla doğranıyorsa, tırnak kadar sübyanlara tecavüz ediliyorsa, Kur-an kurslarında bu tecavüzler oluyorsa, yine küçük kız çocukları kapatılıp gerici zihniyete teslim ediliyorsa, bu düzende hiç iyi gitmeyen, Laik Türkiye Cumhuriyetine yakışmayan davranışlar ve gerici zihniyete, yani 100 yıl önceye gidiyoruz ve medeniyeti terk ediyoruz demektir. Yaz be katip, şikayetçiyim…