– Size Cem'in selâmı var.
– Hangi Cem'in?
– Sivilcemin.
*
Merhabalar sevgili okuyucularım;

Önceki yazılarımda insanoğlunun tarih boyunca daha güzel, daha alımlı, daha bakımlı olmak için verdiği mücadeleyi kısaca anlatmaya çalıştım.

Kısaca diyorum; çünkü güzellik ve bakımlı olmakla ilgili her konu kendi içerisinde uzun ve derin ayrıntılılara sahip. Biz burada, bu gazete köşesinde bazılarına sadece şöyle bir temas edip geçeceğiz.
*
Bugün de sizlerle sivilceler üzerine konuşmak istiyorum. Hani o çocukluk döneminden çıkıp ergenlik dönemine adım attığımızda bizi karşılayan sivilcelerden.

Gerçi sivilce sadece ergenlik dönemi sorunu değildir. Her yaş grubunda kendisini az ya da çok gösterebilir, ancak en çok ergenlik döneminde karşılaşırız onunla.
*
Sivilce;  kimi zaman 11 yaşın daki kızımın mutfaktan seslenişi gibidir:
– Anne bak ben büyüyorum! Sivilce çıktı yanağımda.

Çocukluktan gençliğe adım atarken, kızım gibi kimisi için mutlu edici bir habercidir, kimisi için de kâbus dolu gecelerdir sivilceler.
*
Sivilcelerinden mutluluk duyanlara bir sözüm yok. Kızima da bir şey demedim bu yüzden ve sevincine ortak oldum. Ve tabii düşünmeden edemedim. Daha dün doğmuş gibi geliyordu bana; oysa bugün sivilcesi çıkan ve çocukluk çağına elveda diyen biriydi o.

İlk sivilcemin çıktığı günleri hatırladım ben de. İçimde garip duygular oluşmuştu. Sivilcemi gören arkadaşlarıma güya dert yanıyordum; ancak için için seviniyordum genç kızlığa adım attığım için. Bugün kızımın gözlerinde de onu görmüştüm.
*
Öte yandan...
Ergenlik döneminde çıkan sivilceler, ileri yaşlarda da görülebilir. Önemsenmediğinde ve tedavi edilmediğinde kalıcı izler bırakabilir. Bu da uzun vadede sosyal ve psikolojik sorunlar yaratabilir. Sivilceler genellikle ergenlik sorunu olarak görülür ve geçiştirilir. Ancak bazı durumlarda inatçı sivilcelerle karşılaşırız. Ergenlik çağı gerilerde kalsa bile bazı insanları terk etmez.

Sivilce üç aşamalı bir süreçle ortaya çıkıyor. Önce cilt altındaki yağ bezlerinin fazla çalışmasıyla salgılanan yağlar, tüylerin çıktığı gözeneklerde birikiyor. Sonra da kıl köklerinde yaygın bulunan ve oksijensiz ortamda büyümeyi tercih eden P. acnes isimli bakterilerin salgıladığı enzimler yağ moleküllerini yıkıyor. Yıkılan moleküller bu bölgede birikip tıkanmalara neden oluyor ve iltihaplanmalara yol açıyor. Burada hangi süreç diğerini nasıl etkiliyor, hala araştırma konusu. Ama ister ince deliklerde oluşan beyaz, ister daha kalınlarda oluşan siyah başlı sivilceler olsun, bunların altındaki birikim kabarık ve hassas şişkinliklere hatta daha derin topaklara ve nodüllere dönüşebiliyorlar. Hassasiyet bünyeye göre değişiyor.
*
Bu yüzden cildimizi iyi tanımamız gerek. Hangi tedaviyi uygulamamız gerektiğine ona göre karar vermek gerekiyor. Sivilcelerle mücadele için bir çok çözüm üretilmiş. Ancak bunlara da dikkatli yaklaşılmalı, gerekirse uzman desteği alınmalı.
*
Ben burada uzun uzun çözüm yollarından bahsedecek değilim. Bilhassa ergenlik dönemimde anneannemden öğrendiğim ve uyuladığım çözümden bahsetmek istiyorum.

Malzemeler:
2 yemek kaşığı yoğurt
4 çay kaşığı karbonat
8-10 damla taze sıkılmış limon suyu
3-4 çay kaşığı zeytinyağı
Yapılışı:
Küçük bir kaseye tüm malzemeleri aktarın ve güzelce karıştırın. Tüm malzemeler birbiriyle karıştıktan sonra yine parmak uçlarınızla hafif hafif ovalayarak cildinize uygulayın. 20-30 dakika kadar bekletip güzelce durulayın. Bu karbonat maskesi, içindeki yoğurt ve zeytinyağı sayesinde kuru ve hassas ciltlileri tahriş olma riskinden koruyacaktır, bizden söylemesi.
*
Yazımın sonuna gelirken, güzel ve pürüzsüz bir cildin temizlik ile başladığını hatırlatmak istiyorum. Ancak bazen ısrarcı sivilceler bizi terk etmek istemezse de büyütmemek gerek. Onlar davetsiz misafir gibidirler. Hatta bu davetsiz misafirleri sevebiliriz bile; ne de olsa onlar bizim ergenlik armağanımız değil midir?
*
Bu arada...
Atalarımızın da bu konuda bize bir çift sözü var:
“Güzelim diye övünme bir sivilce yeter”