Milli Edebiyatımızın kurucularından yazar, şair ve sosyologumuz Ziya Gökalp bir makalesinde hastalara ilaç yerine umut vermeyi tavsiye ediyor. Ziya Gökalp’e göre en etkili ilaç umuttur. Umut, hayata lezzet katan çok önemli bir unsurdur. Hayatın tuzu biberidir adeta. Umutsuz yaşanmaz. Nasıl ki bir araç yakıtsız yürüyemezse insan da umutsuz yaşayamaz.
          Uğurladığımız 2019’un ardından 2020 yılına umutlarla girdik. Yaşamakta olduğumuz sıkıntıların artarak devam etmesi umutlarımızın giderek şişirilmiş balon gibi sönmeye başladığı gerçeğini ortaya çıkarıyor. 2020’nin ikinci ayında yine bin bir dertle karşı karşıyayız. 5 milyona yaklaşan Suriyeli mülteciler, yaşanmakta olan ekonomik kriz, deprem, çiğ felaketleri, İdlib’teki savaş durumu, yoksulluk, işsizlik ve çaresizliğin kahredici kıskacında kıvranıp duruyoruz. Bu sıkıntılara seçimlerden önce sözü verilen 3600 ek gösterge, EYT’lilerin durumu, devam eden kadın cinayetleri, ekonomik nedenlere dayalı intihar vakaları, Libya’dan gelmeye başlayan şehit haberleri, Kudüs sorunu, ABD, AB ve Rusya ile yaşanmakta olan ikilem, adalet alanında yaşadığımız çelişkili kararları da ilave edebiliriz.
          Bu sorunları milli bir dış politikayla, adaleti egemen kılmakla, eğitime gerekli önemi vermekle aşmaya başlangıç yapabiliriz. Dış politikada barışçı bir yol izlemek, hukuku kendine uydurmak yerine hukuka uymak da yaşamakta olduğumuz problemlere çözüm olacaktır. Muhalefette iken verilen sözlerin iktidara gelince unutulmaması da direncimizi ve özgüvenimizi artıracak önemli bir gerçektir.
          Bizim için bir insanımızın hayatı her şeyden önemlidir. Şehitlerimiz için “birkaç tane şehidimiz var” cümlesi yürek yaralayıcı, ruha ızdırap verici bir durumdur. İnsanı yaşatmak, kutsal bir gayedir. Servet-i Fünun Edebiyatımızın ünlü şairi bir şiirinde “ Vatan için ölmek de var/ Fakat borcun yaşamaktır.” der. Amaç yaşatmaktır. Bunu da doğru ve barışçıl politikalarla sağlayabiliriz. Bu konuda Şeyh Edebali’nin  “ İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” sözü ne kadar değerli bir sözdür.
        Sahada yaşamakta olduğumuz ikili oyunlara dikkat etmeliyiz. ABD, Rusya ile aramızı bozmak için sırtımızı sıvazlıyor. Rusya, Suriye’de rejim güçlerine destek vererek bizimle savaş pozisyonu alıyor. Bizim için en doğrusu Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması için gerekli politikaları ortaya koymak ve savunmaktır. Suriye’deki rejimin değişmesi bizim meselemiz değil Suriye’nin iç sorunudur. Buna kararı Suriye halkı vermelidir. Biz sınırlarımızın ve ülkemizin güvenliği için gerekli politikaları ve doğru stratejileri ortaya koymakla mükellefiz. Gündelik siyasetimizi, bizi sıkıntıya sürükleyen hatalardan arındırmalıyız. Daima doğruya odaklanıp sadece ve sadece ülkemizin çıkarları için doğruları yapmalıyız. İki yanlış bir doğru yapmaz.