Yaz bitti, deniz sezonu kapandı, Instagram’daki plaj fotoğrafları da yerini kahve kupalarına bıraktı. Ve işte tam bu sırada birçok kişinin iç sesi başlıyor:
*“Tatilde biraz abarttım galiba…”*
*“Artık diyete başlamam şart!”*
Her yıl Eylül-Ekim ayları arasında, diyetisyen ofislerinin kapıları biraz daha sık çalınır. Çünkü yazın getirdiği özgürlük, bazen tabakta da fazlasıyla hissedilir. Açık büfeler, akşam üstü dondurmalar, “bir taneden bir şey olmaz” diye başlayan kızartmalar… Derken tartı da kendi mevsimini ilan eder: Gerçeklerle yüzleşme zamanı.
Ama panik yok! Yaz sonrası form panikleri aslında çok doğal. Önemli olan, bu dönemi bir “ceza zamanı” olarak değil, vücudumuza yeniden denge kazandırma fırsatı olarak görmek.
Bu aylarda yapılan en büyük hata, hızlı sonuç alma isteğiyle yapılan ani diyet değişiklikleri oluyor. “Sadece salata yiyeceğim”, “3 günde 5 kilo vereceğim”, “ekmeği tamamen kestim” gibi cümlelerle başlayan diyetler, genelde motivasyonun kısa sürede tükenmesiyle sonuçlanıyor. Çünkü vücut, yazdan çıkıp kışa hazırlanırken aslında dengeye, şefkate ve gerçek gıdaya ihtiyaç duyar.
Yazdan kalan enerjiyi kaybetmeden form kazanmak istiyorsanız, işe şu basit adımlarla başlayın:
* Kahvaltıya dönün — yazın atlanan öğünler, metabolizmayı şaşırtır.
* Günlük kısa yürüyüşleri alışkanlık haline getirin — sabahın Alanya havası bunun için birebir.
* Bol su, az telaş — çünkü bazen kilo değil, sadece “susuzluk” taşırız üzerimizde.
*Unutmayın,* bedeni dengeye sokmak bir yarış değil, bir uyum sürecidir. Yazın keyfini vicdan azabına çevirmeden, kışa sağlıklı bir başlangıç yapmak her zaman mümkün.
Sonuçta hepimiz insanız ve bazen dondurmayı fazla kaçırırız, bazen sabah yürüyüşüne üşeniriz. Ama önemli olan, yeniden dönmeyi bilmek.
*Diyet, hayatın “düz çizgisi” değil; küçük zikzaklarla ilerleyen bir denge oyunudur.*