Liderliğin alametifarikalarından birisi de “cesaretli” olmasıdır. Özellikle Türk Milleti gibi asker bir millete liderlik edecek kişinin bu özellikten yoksun olması pek de olası değildir. Öyle ki, cesaret liderin taşıması gereken en önemli özelliklerden biri olarak görülmüş; bu kabul, kültürümüzün en önemli taşıyıcı kaynaklarından olan atasözlerimize de yansımıştır. Buna örnek olarak; “At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır”, “Bir korkak bir orduyu bozar”, “Et kanlı gerek, yiğit canlı gerek”, “At binenin, kılıç kuşananın” gibi birçok atasözünde yiğitliğe vurgu yapılmaktadır. Yiğitliğin en önemli göstergesi ise cesarettir.
Türk yönetim anlayışında padişahlar sadece devleti idare etmekle görevli değil, aynı zamanda orduya kumandanlık etmekle de yükümlüdür. Dolayısıyla padişah, yeri ve zamanı geldiğinde kılıcını kuşanıp ordunun başına geçerek bizzat savaşa katılmaktadır. Bu sebeple, bilgelik özelliğinin yanında alplik özelliğini de taşıması elzemdir. Bu durum, tarihi metinlerimize de yansımıştır. Kutadgu Bilig’de liderin cesur olması gerektiği şu dizelerle ifade edilmiştir:
• “Bey cesur, kahraman ve atılgan olmalı; bey yüreğiyle düşmana karşı koyar.”
• “Korkak askerin yürekli olması için, komutanın kahraman ve yürekli olması gerekir.”
• “Yürekli kişi yüreksizlerin başına geçer ve herkes ondan yürek bulur.”
• “Eğer aslanlara itler baş olursa, o aslanların hepsi it gibi olur.”
• “Cesur, gözü pek olan insan için mal eksik olmaz; akdoğan içinde yem eksik olmaz.”
• “Düşmana karşı cesur ve mert olmalı; güzelliği, bakan gözü sevgiyle parlatmalı.”
İlgili dizelerden anlaşılacağı üzere liderin cesur ve gözü pek olması, ülke ve ordu yönetimi açısından vazgeçilmez bir özellik olarak görülmektedir. Bununla birlikte cesaret özelliği, efsanelerimizde de kendisine yer bulmuştur. Dede Korkut Hikâyeleri’nde yer alan Boğaç Han hikâyesi bunun en güzel örneklerinden biridir. Bayındır Han’ın sert bir taşı boynuzlasa un ufak edecek güçte olan boğası meydana getirilir. Meydanda olan çocuklara alandan kaçmaları söylenir. Çocukların hepsi kaçarken Dirse Han’ın oğlu kaçmaz ve boğa ile baş başa kalır. Verilen mücadele sonucunda oğlan boğayı yener ve bunun sonucunda Boğaç Han unvanını hak eder*. Bir başka örnek ise Seyyid Lokman’ın Hünername adlı eserinde yer almaktadır. Eserde, Kanuni Sultan Süleyman’ın attığı bir okla su sığırını devirdiği ve saray bahçesine getirilen bir ayıyı yere serdiği anlatılır**.
Kırk Yiğit ve Kürşat’tan, Alparslan’a; Fatih Sultan Mehmet’ten Enver Paşa’ya kadar pek çok örnekte görülen cesur liderlik anlayışı, son olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ya İstiklal Ya Ölüm” iradesinde de somutlaşmış ve Türk liderlik geleneğinin devamlılığını göstermiştir. Bir sonraki hafta Türk Kültüründe liderin taşıması gereken bir başka özellikten bahsetmek üzere görüşmek dileğiyle..