Güne başlar başlamaz, yüzüklerinizin daha zor girip çıkması, çoraplarınızın daha sıkı olup iz yapmasına sebep olan şey ödem olabilir. Ödem, fazla sıvının bazı vücut dokularınızda tutulduğu ve düzgün şekilde taşınmadığında ortaya çıkıyor. Yani damar içindeki sıvının damarların dışına sızması sonucunda doku ve cilt altında birikmesi olarak tanımlanabilir. Birkaç önemli noktaya dikkat ederek ödemle başa çıkabilirsiniz. İşte o noktalar:
Susamayı beklemeyin
Soğuk havalarda sıvı tüketimi azalır. Ve vücudun ihtiyacından daha az sıvı alması eksik olan sıvının deri altında depolanması gerektiği anlamını taşır. Susamayı beklemeden su içmek çok önemlidir. Diğer sıvı tüketimlerinizi ise gözden geçirmenizde fayda var. Fazla miktarda kafein tüketiminin diüretik etkiye sahip olduğundan sıvı kaybını artırarak yine ödem problemine yol açabileceğini unutmayın!
Hareketsizliğe dikkat
Kış aylarında vücutta şişlik şikâyeti artar. Hareketsizlik, dolaşım bozukluğu yapabilir ve sıvı akışına engel olabilir. Bu durumda dokulardan damara akış bozulabilir. Egzersiz yapmak kalbinize, akciğerlerinize ve kaslarınıza giden kan akışını artırır. Biliyorum, çoğu birey, soğuk havadan dolayı egzersiz yapmanın zorluğundan yakınıyor; fakat ödemin en büyük düşmanlarından birinin egzersiz olduğunu unutmayın. Ilık havada yapacağınız küçük yürüyüşler, kan akışınızı hızlandırmak için size yardımcı olur.
Meyve sebzenin gücü
Sıcak havalarda sıvı kaybı arttıkça tezgahlarda da su oranı yüksek sebze ve meyveler görmeye başlamak sevindirici. Bunu doğanın bize verdiği bir hediye gibi düşünebiliriz, su oranı yüksek sebze meyveleri beslenme planınıza mutlaka dahil edin. Bu meyvelere portakal ve nar ikilisini örnek verebiliriz. Aynı zamanda kiraz, ananas, kayısı, salatalık ve maydanoz gibi besinlerin içeriğindeki yüksek su da, vücuttaki ödemi azaltmaya yardım eder. Beslenme planınızda çeşitlilik yaratarak, farklı sebze-meyve tüketmek sağlığınız için atacağınız en güzel adımlardan. Bu ay yayınlanmış bir çalışmadan bahsetmek istiyorum: Journal of Clinical Endocrinology&Metabolism dergisinde yayınlanan çalışmada, günde iki porsiyon meyve tüketen kişiler ile yarım porsiyondan az tüketenler karşılaştırılmış. 7 bin 675 katılımcının verilerinin incelendiği bu yeni çalışmada daha fazla meyve tüketenlerin, 5 yıl içinde diyabet olma ihtimali yüzde 36 daha düşük bulunmuş. Bu sonuçlar bize meyve tüketiminden korkmamamız gerektiğini, Dünya Sağlık Örgütü’nün günlük 5 porsiyon sebze meyve önerisini uygulamanın önemini gösteriyor.
Potasyumun önemi
Potasyum, sodyum seviyesini azaltarak ve idrar üretimini artırarak vücutta su tutulumunu, yani ödemi, azaltmaya yardımcı olur. Beslenmenize potasyum kaynağı olan; muz, avokado ve domates, yeşil yapraklı sebze ve kuru meyveleri eklemeye özen gösterin. Eğer sindirim sistemi problemleri yaşıyorsanız sabahları güne 2-3 adet kuru kayısı ve 1 bardak suyla başlayabilir, ara öğün seçeneği olarak 2 ince dilim ananas veya 2 adet salatalık tercih edebilir; ödem atan içecek tarifini deneyebilirsiniz. Öğle ve akşam öğününüzde bol yeşillikli bir salata tüketmeniz, ödem şikâyetlerinizin azalmasına yardımcı olur.