Her okuyucunun yansımasını gördüğü kitap: Martin Eden

Belki de okuduğum kitaplar arasında üzerine en çok konuşabileceğim, binlerce yorum yapabileceğim kitaptır, Martin Eden.

Gerçekten ölmeden önce okunacaklar serisinde yer alması gereken başlıca kitaplardan biri. Bu kadar çok övülmesine ve bu kadar büyük bir hayran kitlesi olmasına şaşırmıyorum artık. Çünkü, kitabı okurken illa bir noktasında, bir sayfasında, belki de bir karakterde yansımanızı görüyorsunuz.

Ben ilk başlarda Martin Eden karakterini kendime çok yakın görüyorken kitabın ortasına doğru tam anlamıyla Ruth karakterini sempatik görüp Martin'e sinir olmaya başladım. Öyle karışık öyle güncel bir kitap yani. Yanınızdan geçen, her gün görüştüğünüz birinin güncel yaşamını okuyor gibi hissediyorsunuz kendinizi. Bütün duygularını, hislerini anlamaya çaba sarf ediyorsunuz. Ancak nasıl çevrenizdeki insanları bir türlü çözemiyorsanız bu karakterleri de çözemiyorsunuz.

Benim için kitap sadece Martin Eden karakteri üzerinden gitmiyordu. Ruth karakteri de bir o kadar iddialıydı.

-SPOİLER-

Burada da biraz karakterlere olan isyanımı göstermek istiyorum. Birincisi Ruth Hanımefendi kişisine gelecek olursak. Kendisi tam anlamıyla bir robot. Hayatını, okuduklarını, geçmişini, geleceğini hatta sevdiği adamı bile "elalem ne der" düşüncesiyle yaşıyor. Bu özellikle bir kadın için çok aşağı bir durum. Ama Ruth karakterini haklı gördüğüm ve takdir ettiğim bir konu var o da Martin'e karşı gösterdiği sabır. Her kadın kendini ve çocuklarını garanti altına almak ister. Bunu kendi başarısıyla yapabilir ancak bunu yaparken yanında da güçlü bir erkek ister. Erkeğin gücünü ise çalışma azmi ve zekası ortaya çıkarır. Martin yazar olma hayalleriyle sefillik içinde boğulurken Ruth aylarca bekledi onu. Güzel güzel uyardı hayatını artık düzene sok dedi ancak Martin'in pek de umurunda olmadı sonunda da hayal kırıklığına uğrayan Ruth, Martin'i terketti. Peki bu ilişkide kim daha çok sevmişti? Bana kalırsa Ruth. Hiçbir şeyi önemsemeden kız adamı bekledi ne yaparsa yapsın arkasında durdu. Yanlışlarını düzeltmeye uğraştı ancak adam kendi hayalleri içinde yüzüp gitti. Kadına hiçbir şey sunmadan sadece sevgisini gösterdi. Ancak sevgi sadece saç okşamak değildir. Sevgi mutlu etmektir. Onunla aynı yola girebilecek durum karşısında verilen çabadır.

Martin karakterine gelecek olursak ise, tam anlamıyla cahil bomboş egodan oluşan bir adam kendisi. İlk başlarda çok sevmiştim ancak sonrasında yazıları başarıya ulaştığı için büründüğü ego ve kendi depresyonunu herkese yükleyerek intihar etmesi. Neymiş efendim o aç ve sefilken niye kimse onun yüzüne bakmamış da meşhur olunca herkes onun yanına gelmiş. Çünkü bu hayat... hayat böyledir kimse boş kaseye para atmak istemez. Çabanı gösterdiğin insanlar senden bir kanıt beklerler. Çabalıyorsan da elinde bir kanıt sunmanı isterler ki seni ciddiye alsınlar. Depresif olan insanlara gerçekten çok sinir oluyorum. Hayat enerjin varken seni çok seviyordum beybisi Martin ancak kitabın sonlarına doğru beni deli ettin.

Kısacası kitap bayağı iyi. Kesin okuyun.

{ "vars": { "account": "G-0GZNXP00R2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }