HADDİNİZİ BİLİN

Günlerdir Yunanistan sınır kapısında dünyanın gözü önünde bir dram yaşanmaktadır. Yunanistan üzerinden Avrupa’ya geçmek isteyen sığınmacılara kadın, çocuk demeden kurşun sıkılmakta, gaz bombası atılmakta ve böcek ilacı sıkılmaktadır. Bu tablo kendisini demokrasinin yaratıcısı olarak gören Avrupa’nın gözü önünde yaşanmakta ve kimsenin kılı kıpırdamamaktadır. Üstüne üstlük Avrupa Parlamentosu’ndan yapılan ilk açıklamaya göre Türkiye’nin sığınmacıları geri kabul etmesi istenmektedir. Bu ne yüzsüzlük, insanlık dışı bir davranış, ne barbarca bir tavır!
          Evet, sığınmacılara sınır kapılarını açmakta geç kaldık ama bu sıklet bu yükü çekemiyor artık. Avrupa’dan vaktiyle vaat edilen ekonomik destek de gelmeyince yük çok ağır, faturası çok yüksek oldu. Bu durumda biz Avrupa’nın koruyucu karakol görevini yapmış olduk; aklımız başımıza geç geldi. Umduğumuz ve beklediğimiz olmadı ve anlaşılan o ki hiçbir zaman da olmayacak. Kendi başımızın çaresine kendimiz bakacağız. Bundan sonra doğru ve akılcı politikalarla sorunlarımızı kendimiz çözmeyi öğreneceğiz, başka çare yok; elin merhemi yaraya deva olmuyor.
          Yaşamakta olduğumuz sorunlarla ilgili parlamentomuzdaki partiler bilgilendirilmeli, hep birlikte sorunlara çözüm üretilmelidir. Parlamentomuz yeniden aktivitesini kazanmalı, demokratik kurallar çerçevesinde sorunlar tartışılıp ortak akıl oluşturulmalıdır. Siyasi tecrübemiz ve parlamenter geçmişimiz bunu gerektirmektedir. B u demokratik bir temayül ve demokrasinin gereğidir. Her parlamenter ve mensup oldukları siyasi partiler bu konuda gerekeni yapmak mecburiyetindedirler. Bu, onların ahlaki, siyasi ve vicdani sorumluluklarının yanında Türk milletine karşı yerine getirmeleri gereken vazifeleridir.
          Parlamentomuzda yaşananlar büyük bir ibret, şaşkınlık ve hayal kırıklığı yaratmaktadır. Partilerimiz ve parlamenterlerimiz ne yapmak istemektedirler? Halkımız sizi oraya kavga edin diye mi seçip gönderdi? Bu öfke, bu kin niye? Neyin kavgasını yapıyorsunuz? Milletimiz sizden o çatı altında sorunlarına çözüm üretmenizi bekliyor, kavga etmenizi değil. Anlaşılan o ki, aldığınız maaşlarla kazandığınız enerjiyi ancak kavga ederek tüketebiliyorsunuz! Maşallah, pek de çeviksiniz! Havalarda uçuyor, güzel yumruklar atıyorsunuz! Bir de televizyon haberlerine yansıdığına göre hızınızı alamadığınızı, attığınız yumrukların sizi tatmin etmediğini, ilk karşılaşmada bunu telafi edip rahatlayacağınızı beyan ediyorsunuz; bravo! Hakikaten bağlılığınızı, vefanızı alkışlamak gerekiyor! Bu ülke ve size oy verenler sizinle gurur duyuyor mutlaka! Görevinizi tam ve eksiksiz yapıyorsunuz! Bu ülkenin kalkınamaması, sizinle ileri gidememesi mümkün değil! İstikbal vaat ediyorsunuz!
          Kendinize gelin! Bu halle neyi çözeceksiniz? Eğer asli görevinizi yapmayacaksanız o kutsal çatı altında durmayın. Milletten alınan vergilerle aldığınız ballı maaşların karşılığı olan hizmeti millete veremeyecekseniz orada saniye kayıp etmeyin! Kişilerin değil devletin ve milletin menfaatlerinin kavgasını yapın, bizler de sizi alkışlayalım; hakkımızı helal edelim. Yine de siz bilirsiniz, bizden söylemesi!

{ "vars": { "account": "G-0GZNXP00R2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }