Çocuğun Üstün Yararı İlkesi Kapsamında Çocuğun Beyanı

​Önceki yazımızda velayetin ne olduğu, velayetin amacı, hukuki niteliği ve bu husustaki en önemli ölçütün çocuğun üstün yararı olduğunu belirtmiştik. Bir diğer husus ise bu konuyla bağlantılı olarak velayetin hangi tarafa verileceğinin belirlenmesi aşamasında çocuğun beyanın alınması, önemi ve dava sürecini nasıl etkileyeceği meselesidir. ​

​Üstün yararın ve dolayısıyla velayetin doğru belirlenmesinde çocuğun dava sürecine katılımı sağlanmalıdır. Sırf çocuğun yüksek yararını sağlamak amacıyla tamamen çocuktan bağımsız karar verilmemeli, velayet hakkı çekişmeli olan çocuğun sürece yaşı da göz önünde tutularak uygun ölçüde dâhil edilmelidir. Çocuğun üstün yararı ilkesinin sonuçlarından biri, çocuğun mahkemenin de uygun göreceği şekilde velayete ilişkin beyanının alınarak fikrinin tam ve doğru olarak anlaşılmasıdır.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12. maddesi:

“Taraf Devletler, görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkını bu görüşlere çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak, gereken özen gösterilmek suretiyle tanırlar. Bu amaçla, çocuğu etkileyen herhangi bir adli veya idari kovuşturmada çocuğun ya doğrudan doğruya veya bir temsilci ya da uygun bir makam yoluyla dinlenilmesi fırsatı, ulusal yasanın usule ilişkin kurallarına uygun olarak çocuğa, özellikle sağlanacaktır.”hükmünü içermektedir.

Yargıtay bazı içtihatlarında gerek velayet hakkının tevdii ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin boşanma davalarında gerekse velayetin değiştirilmesi davalarında çocuğun, uluslararası sözleşmelere uygun olarak dinlenmesi gerektiğine hükmetmekte ve bu gerekliliğe aykırı davranarak idrak çağındaki çocuğun beyanı alınmadan verilen yerel mahkeme hükümlerinin bozulmasına karar vermektedir.

İdrak çağı çocuğun zihinsel gelişimine paralel olarak değişmekle beraber ortalama 8 yaştır. Çocuğun beyanlarının hem velayetin tespitinde hem de velayetin değiştirilmesinde, hâkimin kararına gerekçe oluşturan en önemli hususlardan biridir. Bu noktada hâkim çocuğu psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı nezaretinde ve özelliklemahkeme huzurunda dinleyerek çocuğun açık ve doğru iradesini tespit etmelidir.

Çocuğun, baskı ya da tarafların yönlendirmesi altında gerçek isteğini açıklayamadığı durumlar söz konusu olabileceğinden hâkimin dosyadaki tüm şartları göz önünde bulundurularak değerlendirmesi daha doğru olacaktır. Çocuğun kararını etki altında verdiğine dair şüphe uyandıracak bir husus mevcut değilse, çocuğun isteklerine en yakın ve çocuğun üstün yararını büyük oranda sağlayacak şekilde karar vermelidir. Hâkimin bu beyanlarla bağlı olmadığı ve takdir yetkisi kapsamında, çocuğun menfaatini daha fazla koruması hâlinde çocuğun beyanının aksine karar verilebileceği unutulmamalıdır.

Belirtmek gerekir ki hak kaybı yaşamamak adına önce avukata sormak, bilgi almak her zaman önemlidir.

{ "vars": { "account": "G-0GZNXP00R2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }