“Sen” diyorlar, “Sen, hep olumsuz umutsuz şeyler yazıyorsun. Senin için kararmış” bile diyenler var... Oysa yapmaya çalıştığım “Tamam efendiler sizlerin keyfi yerinde de keyfi yerinde varsıl kişilerin beyaz adamların da...”

Kaymakamın, kentin müftüsünün, oda başkanlarının keyfi yerinde de ya keyfi yerinde olmayanlar, ya sokakta yaşamaya zorlananlar, evinin kirasını, elektrik, su parasını ödeyemeyenler? Yok mu bu kişiler?

Akşam olunca evine ekmek götüremeyen babalar, tenceresini kaynatamayan anneler, eşler, kadınlar yok mu ülkede ve bu kentte? Neden bunları gündeme taşıyınca kızıyorsunuz? Neden keyfiniz kaçıyor? “Sen de nereden çıktın” deyip duruyorsunuz?

Sözde hani Müslüman’ız ya her birimiz... Kimimiz cuma namazında bulunarak kimimiz cenaze namazlarına katılarak Müslüman olduğumuzu ilan etme peşindeyiz ya...

İşte tam oradan bakmaya çalışıyorum, oradan yazmaya çalışıyorum sözlerimi oradan söylüyorum. Çünkü orada denir ki mahallendeki köyündeki hatta yaşadığın kentteki olup bitenlerden sorumlusun denir Aziz kitap da...

Yani bir kişi bile aç kalsa ondan sorumlusun der, ben yazıp söyleyeyim de siz nasıl anlarsanız anlayın...

Ne demişti Hazreti Ömer, “Dağlara buğday serpin de Müslümanların yurdunda kuşlar aç kaldı” denmesin...

Evet doğru kimilerinin çocukları hakkı olan hayatı doya doya yaşıyorlar ama kimilerinin çocukları sanıldığından daha sefalet içinde. Tamam da efendiler, lüks arabalarınızla sokaklardan geçerken bunları sizler görmüyor musunuz diye soracak çok kişi var kentte...

Ama sorsan da söylesen de umurlarında olmaz. Çünkü çoğunun merhameti tükenmiş haldeler...

Aç bir insanın karnını doyurmak, bütün açları doyurmak gibi olduğuna inanır iman ederiz biz...

Ayağı yalın bir çocuğa bir ayakkabı almak, ayağı yalın bütün çocuklara ayakkabı almak gibi...

Düşen bir insanın elinden tutup kaldırmak düşen bütün insanları kaldırmak gibi...

Evsiz bir insana barınak temin etmek, bütün evsizlere barınak temin etmek gibi...

Yolda kalmışlara yardım etmek, bütün yolda kalmışlara yardım etmek gibi...

Bir yetimi sevindirmek bütün yetimleri sevindirmiş gibi...

Yine denir ki haksız yere bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibi, bir insana zulüm etmek bütün insanlara zulüm etmek gibi...

İslam insanın iyi olmasını, aziz olmasını, hayır sahibi olasını ister... Kulluk vasıfları hep üstünde olsun ister...

İnanmış, iman ettiğimiz bu kadim bilgiler doğrultusunda baktığımızda en içimizden bazıları bu gerçeklere çok uzak yaşıyorlar ve bunların çoğu kentin efendisi, benim diyenler, biziz diyenler...

İsyanımız, itirazımız bu arkadaşların bencilliklerine, kendilerini kutsamalarına, hak, hukuk tanımayışlarına, yalanlarına kenti talan edişlerine...

Ve insanımızın çoğunun susuyor olmasına, bu haksızlıklara, adaletsizliklere, kentin talan edilişine...

Kendi adımıza kent adına ne güzel olurdu doğruların doğru söz söyleyenlerin yanında olsak...