"Komünistlerin nefes alışlarını bile izliyoruz "diyen bir
İçişleri Bakanımız vardı. Dr. Faruk Sükan.
Bir gün bir ihbar aldı: "TBMM'nin bazı odalarında yazı ve teksir makineleri ile yasa dışı bildiriler basılıyor." O gece TBMM’ye bir baskın düzenletti. Meclise
soktuğu polislere, muhalefet milletvekillerinin, senatörlerin, tabi senatörlerin odalarını didik didik aratarak, meclisin güvenliğini, milletvekili dokunulmazlığını ayaklar altına aldı.

Ertesi gün meclise gelen ana muhalefet lideri İsmet İnönü, "Eşkiyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz" diyerek tarihin sayfaları arasında yer alacak önemli bir notu düşmüş oldu.

O günden sonra içişleri Bakanı Dr. Faruk Sükan "ZEHİR HAFİYE "olarak anılmaya başlandı.

Yıllar sonra o günün Başbakanı sayın Süleyman Demirel'e meclis baskını hakkındaki düşünceleri sorulur. Demirel, bunun yanlış olduğunu söyler ama siyasetin her zaman hata yapabileceğini de hatırlatır .

İçişleri Bakanı sayın Süleyman Soylu, "103 emekli amiralin yayımladıkları Montrö bildirisine ilişkin o gece sabaha kadar uyumadık. İrtibatları ortaya çıkardık" diyerek bildirinin siyasi ayağını ortaya koymuş oldu.
"Komünistlerin nefes alışlarını bile izliyoruz" diyen İçişleri Bakanı Zehir Hafiye Dr. Faruk Sükan'ın pabucu bir anda dama atıldı.
Bildirinin siyasi ayağı CHP. Bu emekli amirallerden, karısı, baldızı, kızı, oğlu, damadı CHP'ye kayıtlı olanlar var. Dolayısı ile tekilden tüme varım metodu ile sonuca varmak, bu bildiriyi imzalayanların arkasında CHP var demek çok kolay Aristo mantığı; nadir bulunan şey değerlidir, kör at da nadir bulunur, o halde kör at da değerlidir. Bu mantıkla hareket edersek 15 Temmuz darbe girişiminin siyasi ayağına erişmek de de çok kolay. Darbe girişimine katılanların siyasi kimliklerine bakmak yeterli.

"Sırça köşkte oturan, komşusuna taş atmaz." Ayrıca sivil insanların yasal çerçevede kurulmuş bir partiye üye olması, görüşlerini belirtmesi anayasal bir hak değil midir? Her zaman olduğu gibi yazımızı bir temel fıkrası ile sonlandıralım.

Temel hafiye olmuş, bir siyasinin peşinde. Akşam amirine rapor veriyor.
-    “Amirim, adam evden çıkıp sokağa adımını atınca takıldım peşine. Berbere girdi, ben de girdim. Yanındaki koltuğa oturup tıraş oldum. Berber dükkanından çıktı, lokantaya girdi. Ben de girdim, yanındaki masaya oturup yemek yedim. Lokantadan çıkıp otobüse bindi. Ben de binip arkasındaki koltuğa oturdum. Otobüsten inip sinemaya girdi, adamı kaybettim.
Amir sorar: "Sen sinemaya girmedin mı?" 
-    “Girmedim amirim. Ben sinemada oynayan o filmi daha önce izlemiştim.”
Gülücükler yüzünüzden eksilmesin.