Evinin temizliğini de bakımını da kendisi yapıyor
Birbirinin içine geçerek taş duvarların dışına taşan uç kısımlarına "düğme" denilen andız ağacından ahşap iskeletlerle kurulu evlerden birini, uzun yıllar çobanlık yaparak biriktirdiği parayla satın alan Karahan, 12 sene evvel eşini kaybedince tek başına kaldı. Karahan, her anından büyük keyif aldığını belirttiği evinin temizliğini de bakımını da kendisi yapıyor. Kapıyı çekip çıktığı andan itibaren dönmek için büyük bir özlem duyan Karahan, yalnız yaşamaya alıştığını, evinin her köşesindeki, eşinin ve büyütüp evlendirdiği 3 çocuğunun doldurduğu hatıraların kendisine yettiğini söylüyor.
Çocukları yalnız bırakmamak için yanlarına çağırsalar da onların yanında fazla kalmayan ihtiyar delikanlı kısa süre sonra köyünün yolunu tutuyor.

"Kokusundan, dokusuna her bir şeyi çok özel"
Apartman köşelerinde, beton binalarda soluk alamadığını belirten Karahan, "Benim evim, daha doğrusu düğmeli evler de insanlar gibi. Bu evlerin bizim gibi yaşadığına inanıyorum. Sevgi istiyorlar, sürekli bakım, onarım, temizlik istiyorlar. Kokusundan, dokusuna her bir şeyi çok özel" dedi.
Karahan, "Yaşım ileri, 94'e gidiyor ama ben düğmeli evlerin delikanlı adamıyım. Kendime de evime de gözüm gibi baktım. Gözüm gibi baktığım bir kıymetlim daha vardı ama 12 sene evvel işte bu evde, ellerimin içinde vefat etti. Emr-i Hak vaki olunca ben de karım gibi canım evimizde ölmek isterim" şeklinde konuştu.

Beton evler bana cezaevi gibi geliyor.
70 yıldır düğmeli evde yaşadığını anlatan Karahan, “ Beton evler bana cezaevi gibi, hapishane gibi geliyor. Küçük oğlum beni Antalya’ya götürdü. 2 ay kaldım. Bana o iki ay cezaevi gibi geldi. Ben bu evimi 1953 yılında satın aldım. Benim oturduğum ev bile en az 200-250 yıllık düğmeli evdir. Düğmeli evler bakım ister, onarım ister. Çatısını, her yerini tamir etmek gerekir. Yağmur suyunu evin içine aldırmamanız gerekiyor. Ben tek başıma bu koskoca evde yaşıyorum. Sevmesem yaşayamam. Ben düğmeli evde doğdum, düğmeli evde öleceğim”

Çocuklarıma vasiyet ediyorum
Kendisi öldükten sonra eve bakmaları için çocuklarına sürekli olarak vasiyette bulunduğunu anlatan Karahan, “Bir gün bizim de vaktimiz saatimiz geldiğinde bu dünyadan göç edeceğiz. Çocuklarıma her zaman vasiyet ediyorum. Ben öldükten sonra benim yokluğumu hissettirmeyin. Mutlaka eve bakınız. Ev yıkılıp gitmesin diye vasiyet ediyorum" dedi.

Düğmeli evlerin tarihi
Osmanlı mimarisi çerçevesinde Akseki ve bazı köylerine has yapılar "Düğmeli ev" olarak biliniyor. İki katlı olan bu evlerin taş duvarları taşıyıcı gibi gözükse de asıl ağırlık ahşap iskelet üzerine kurulu. Evlerin taş duvarlarından uçları dışarı taşan dikine atılmış kısa kalaslar da "düğme" olarak adlandırıyor. Bu düğmelerde, çoğunlukla andız ağacı kullanılıyor.