Antalya’da 28 yıldır esnaflık yapan ve doğuştan elleri bulunmayan 64 yaşındaki Mehmet Temel, yaptıklarıyla görenleri hayrete düşürüyor. Tarihi Kaleiçi girişinde yerli ve yabancı tatilcilere hediyelik eşya satan Temel, sabahları özel yapım arabasıyla iş yerine geliyor. Tek koluyla direksiyon hakimiyetini sağlayıp arabasını usta şoförler gibi park eden Temel, ardından ayaklarıyla dükkanındaki eşyaları yerleştiriyor. Temel, ayaklarıyla yardımıyla ısıtıcıdan aldığı suyu ve makasla kestiği kahvesini bardağa doldurup karıştırarak hazırlıyor, hazırladığı kahveyi yine ayaklarıyla tutup yudumladıktan sonra mesaisine başlıyor.


YAŞAMA AZMİNİ GÖRENLER ŞAŞKINLIĞINI GİZLEYEMİYOR
Ayaklarını el gibi kullanarak tespih çeken, saatlerin pillerini dahi değiştirebilen Mehmet Temel, cep telefonunu kullanabiliyor, aynı zamanda yazı da yazabiliyor. Yüzünden gülücük eksik olmayan Temel’in yaşama azmini gören turistler ise durum karşısında şaşkınlığını gizleyemiyor.

ÜNİVERSİTEDE KONFERANS VERDİ
Kütahya’da bir üniversitenin daveti üzerine konferansa da katılan Temel, burada yaşamı ve engelleri nasıl aştığı yönünde söyleşi de verdi. Salondakiler, yaşama azmini gördükleri Temel’i gözleri dolarak ayakta alkışladı.

“DOĞDUĞUNDA ‘BAŞINA BELA OLUR’ DEMİŞLER”
Acı dolu yaşam hikayesini anlatan Mehmet Temel, doğduğu zaman çevredeki komşuların annesine olumsuz yönde sözler sarf ettiğini söyledi. Temel, babasından duyduğu o anları şu sözlerle anlattı:
“Doğduğumda, komşular ‘bunun eli ayağı yok. Başına bela olur, bunu öldür’ demişler. Annem ne kadar ‘olmaz’ dediyse de, kadının kafasına girmişler. Boş tarlaya bırakmışlar, üzerime de çamaşır yıkadıkları kazanı kapatmışlar. Babamın haberi yok hiçbir şeyden. Aradan kaç gün geçti bilmiyorum. En sonunda kadınların böyle bir plan yaptığını duyanlar, babama durumu söylüyorlar. Babam beni bulup kazanı kaldırmış ve ona bakıyormuşum. Ufacık bir çamur dahi bulaşmamış bana. Babam, diz kapağına kadar çamurda olduğunu anlatıyordu ama ben tertemizmişim. Ceketine sarıp eve getirmiş ve anneme, ‘öbür çocuktan daha fazla ilgileneceksin’ demiş.”

“SEVİNÇTEN AĞACA ÇIKTIM”
9 yaşına kadar yürüyemediğini ve yerlerde süründüğünü belirten Temel, “Ayaklarımı o zaman kullanamıyordum. Elma bahçesindeyiz, hem yoruyor, hem de üzüyor. Biraz da babamın bakmasını istedim. Babam beni bir bahçeye kurduğu çadıra koydu. Orada Allah tarafından bir şey geldi. Yemeğimi ayağımla yiyordum ve yürüyebiliyordum. Sevinçten ağaca çıkmışım. Kendim çıkmıştım” diye konuştu.


“AYAKLARIMI HER ŞEYDE KULLANIRIM”
Şu anda ayaklarını her şeyde kullanabildiğini anlatan Temel, “Ayaklarımı her şey de kullanırım. Sakal tıraşımdan tutu, iğneyi ipliğe takıp da bir yerim söküldüğü zaman dikecek kadar her şeyi ayağımla yapabiliyorum. Her şeyi yapacağım aklıma gelirdi ama araba kullanacağım gelmezdi, onu da başardım” dedi.



“ALLAH DERT VERİYORSA, DERMANINI DA VERİYOR”
Temel, engelli bireylere de seslenerek, “Engellik beyinde. Hiçbir zaman yılmasınlar. Allah'a, şükretmesini bildikten sonra bir insana dert veriyorsa, dermanını da veriyor” ifadelerini kullandı.

“ELLERİMİ VE AYAKLARIMI KESİP SANA VEREYİM BABA”
Hayatında sadece bir kez ağladığını da sözlerine ekleyen Temel, olayı şöyle anlattı:
"Kızım 4 yaşındaydı ve bir gün kahvaltı yapıyorduk. Elim ve ayağımın neden olmadığını sordu. ‘Bir kolumu, bacağımı keseyim sana vereyim’ dedi. Ağlamaya başladım. Bu sefer ‘iki kolumu iki bacağımı kesip vereyim’ dedi. İşte o zaman bittim. Tek bu olay beni çok yıprattı, 3-4 ay kendime gelemedim.”