2020-2021 Eğitim-Öğretim yılının yarıyıl tatili başladı. Belki zil çalmadı veya karne heyecanı yaşanmadı ancak sessiz sedasız bir yarıyıl tatiline giriş yaptık. Çoğunlukla evde olan öğrenciler yine evlerinde olmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıllarda tatil diye düşündüğümüz şey evde daha fazla zaman geçirmekti. Fakat bu seneyi evde geçiren öğrenciler, bu tatil sürecinin okul zamanından çok farklı olmadığını düşünüyor. Aradaki tek farkın online derslerin olmaması olarak ifade ediyorlar.
Çoğunlukla çocuklarıyla birlikte olan ebeveynler bu tatil sürecinde çocuklarına nasıl yaklaşmalı diye birçok sorularla karşılaşıyoruz. Burada önerilen çözüm yollarını sadece tatil döneminde değil çocuğunuzla birlikte geçirebileceğiniz tüm zaman dilimlerine yaymak gerekir. Bu yapılmadığı takdirde günü geçirebildiğimiz anlık çözümleri uyguluyor oluruz. Kalıcı davranış değişimlerinden uzaklaşmaya başlarız. 
Yukarıda yer alan durumu birkaç örnekle düşünelim. Tatil döneminde online dersler olmayacak. Bu süreçte çocuk veya genç, dijital platformlara daha fazla zaman ayırmaya başlayacak. Çocuğunun daha fazla oyun ve internette zaman geçirdiğini gören ebeveyn bunu durdurmaya çalışacak. Bunu durdurmaya çalışırken de birbirinden farklı yöntemler kullanacak. Eğer internette fazla zaman geçiren sınava hazırlanan bir öğrenciyse, ailesinin diyeceği ilk şey ‘’Sınavına çalış.’’ olacak. 
Aileler hep çocuklarının iyiliklerini ister. Zaten ne yaparlarsa bu iyi niyetten doğan çocuğuna yardımcı olma duygusuyla hareket ederler. Bu duygu içgüdüseldir. Ancak farkındalıktan uzakta bir yardımcı olma isteği çocuk için yarardan çok zarara neden olmaktadır. Çocuk tatil döneminde veya normal bir gününde zorlayıcı bir duyguyla baş edemediğinde aileler genellikle ne yapmaları gerektiğini düşünür. Ancak burada önemli olan ne yaptıkları değil nasıl olduklarıdır. Ailelerin en hissettiği ve bunu nasıl yansıttığıdır.
Tatil günleri genellikle ailelerini dinlemeyen çocuklardan yakınılan bir süreçtir. Bu durumda aile çocuğunun kendisini nasıl dinlemesini sağlayabileceğine odaklanır. Çocuğunu değiştirmeye çalışır. Değişmesi gereken bir taraf varmış gibi. Fakat uzlaşma kısmını veya birlikte çözüm üretme kısmını hiç düşünmezler. Çocukların ailesine veya büyüklerine karşı saygı göstermesini isteriz. Ancak aile çocuğuyla bir saygı ilişkisi kurmayı hiç aklına getirmez. Sanki tüm bu olumlu şeyleri çocuk kendi başına öğrenecek, hayatına uygulayacak ve yaşamına devam edecek! Çocukları genellikle susturmaya veya kendilerini dinleme eğiliminde olmasını isteyen aileler aradan yıllar geçince özgüveni olmayan bir çocuk için hayatın zorlukları konusunda endişe etmeye başlarlar.
Şimdi tüm bu noktaları gözden geçirince aklıma yeniden şu geliyor: ailelerin tatilde çocuklarla nasıl verimli zaman geçirileceği önerilerini tatil dışı zamanlara da aktarması gerekiyor. Bu sene her gün tatil gibi. O zaman neden çocuğunuzla olan iletişiminizi hep okul günleri diye sınırlandırıyorsunuz? Odaklandığımız soru kalıplarını değiştirirsek bulacağımız yanıtlar da değişir. Yeni çözüm yolları ortaya çıkar.