Yazmak, başkalarıyla bir şeyler paylaşmak, insanlara faydalı sözler etmek için gayret göstermek, ülkeyi dert edinmek, insanı dert edinmek, yaşadığın şehri dert edinmek, uzun bir yol çıkmasıdır insanın kendi içinde...

Hazırlığın olmalı, azığın olmalı, heyben dolu olmalı, sözün söz olmalı duruşun duruş olmalı... Yola çıkmadan önce bilmelisin bu yolun zahmetli bir yol olduğunu...

İnsanların pek çoğunun seni dinlemeyeceği "sen mi bize akıl vereceksin?" olanlar olacağını bilmeli...

Bizce yazmak bir tebliğ yapma halidir, inanmışsan Peygamberi bir yoldur ve en çok karanlığa zalimliğe karşı çıkma eylemidir...

Hele böyle seçim zamanlarında daha bir riskli iştir yazmak, eğer birilerinin yanında durmuyorsan... Birileri seni kendi tarafında olmanı ister, kabul etmezsen seni aşağılamayı seçer...

En çok siyaset yapan siyaset adına söz eden kendilerine sahip çıkılmasını oy verilmesini isteyenler yapar bunu... Sonra din adına konuşanlar din anlatanlar kendi aralarında dini taksim edenlerin işine gelmez, eğer yazan doğru söz ediyor, doğru yerde duruyorsa...

Yani bu yol çok tekin yol değildir, kalemin hak yolda ise, kalemin hakkı yazıyorsa, yalnız gerçekleri dillendiriyorsa...

Yoksulların yetimlerin ihtiyaç sahiplerinin itilmişlerin kakılmışların yanındaysa yazar çok da itibar görmez kendilerini efendi sananların yanında...

Servet ve şöhret peşinde olanlar ile arası iyi olmaz o yazarın,çünkü servet ve şöhret sahipleri makam mevki sahipleri her aman kendileri övül sün isterler..

Elinde kalem olanların insanı dert edinmesi ülkeyi dert edinmesi yaşadığı şehri dert gerekir her şeyi göze alarak...

İnsanı dert edinmek ülkeyi dert edinmek kuşların yuva yapacak ağaçların kalmadığını dert edinmek öyle her herkesin yapacağı iş değildir... İnsanı dert edinenler ihtiyaç sahiplerini dert edinenler sokak çocuklarını dert edinenler bilir bu yolun hem uzun hem zahmetli yol olduğunu...

Evet uzun bir yolculuğa çıkmaktır yazmak ve katlanmaktır karşına çıkacak her zorluğa...

Neden dedim, neden dile getirdim bunları... Bizden doğrudan siyasi bekleyen varsa öyle yazılar yazılmayacak ve hiç bir siyasetçiye "sen aslansın" denmeyecektir...

Yazmanın bir gayesi olduğuna inanıyoruz, hem yazıyı hem sözü yüce tutma muradımız, bundandır öyle "hayatında iki kitap bile okumamış kişileri gündeme taşımamaya gayret etmemiz...

Nasıl olsa onların her birinin, kendilerini kutsayan yazarları gazetecileri var, muhabirleri var kendilerini öven, kendilerini öne çıkaran...

Neyse son söz olsun... Hayatlarında talan olanların yeniden efendi olmaya şehri idare etmeye talip olmalı anlaşılır gibi bir şey değil...

Ama maalesef ülkemizde bu işler böyle, inşallah yavaş yavaş aydınlığa çıkarız çıkmamız gerek...

Biz hakkın elinden, birbirimizin elinden yoksul ve çaresiz insanların elinden tutmayı tercih edelim, çünkü böyle olunmasını ister bütün kutsal metinler...