Bu hafta sınav grubu öğrencileri için oldukça yoğun geçiyor. Geçtiğimiz günlerde lise tercih sonuçları açıklandı. Binlerce öğrenci yaptıkları tercihleri sonucu yerleştikleri lise okullarını öğrendi. Benzer heyecanlı süreç şimdi üniversite sınavında ter döken öğrenciler için başladı. YKS sonuçlarının açıklanma tarihi 4 Ağustos olarak görünüyorken dün sabah sürpriz bir şekilde ÖSYM sınav sonuçlarını açıkladı. Milyonlarca öğrenci ve ailesi kahvaltı sofrasından önce bilgisayar başına toplandı. Tüm öğrencilerin hayallerine ulaşma aşamasında bir araç olan üniversite sınavı bu sene de sevinç, hüzün, endişe ve diğer tüm duyguların aynı anda yaşanmasına neden oldu.
Sınav sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte hedeflenilen bölüm veya üniversitelerin olup olmadığına dair araştırmalar başlandı. Bazı öğrenciler benim istediğim yer olmuyor diye kestirip attı, bazı öğrenciler ise istedikleri yerler olmuyor diye üzüldü. Bazı öğrenciler tercih için heyecanlanırken bazı öğrenciler ise seneye yeniden sınava girmeye karar verdi. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu kararlar bir kahvaltı sofrasında hemen sonuçlandırıldı. 
ÖSYM, YKS sonuçlarının açıklanmasının ardından tercih sürecinin başlamasına kadar belli bir süre boşluk bırakır. Bu boş zaman dilimi öğrencilerin araştırması, düşünmesi ve bilgi toplaması içindir. Çünkü tercih denilen süreç aceleye getirilmemelidir. Öğrencilerin önce kendilerini tanıyıp ne istediklerine karar verdiği, ardından bu isteklerine yönelik sınav sonucu ile uyuşan seçeneklerine göz gezdirdiği bir süreçtir. Araştırma yapılmadan, bilgi toplanmadan, bölüm ve üniversiteler incelenmeden yapılan tüm tercihler hüsran ile sonuçlanacaktır. 
Tercih sürecinde yapılan en büyük hatalardan bir diğeri ise son yıllarda pandemi ile birlikte evde daha fazla zaman geçirmeye başlayan gençler bir an önce evden uzaklaşabilmek adına istemedikleri bölümleri tercih etmektedir. Çünkü amaç istenilen veya hedeflenilen bir bölüme yerleşmek değil tamamen herhangi bir üniversitenin herhangi bir bölümüne yerleşmek oluyor. Bu durumda en fazla bir sene sonrasında öğrenci yerleştiği bölümden memnun olmuyor, kendini mutsuz hissediyor ve yeniden sınava girmek için çalışmalara başlıyor.
Öğrencilerin tercih sürecine gereğinden fazla dahil olmaya çalışan ebeveynler ise zaman zaman öğrencinin okuyacağı bölümü, yaşayacağı şehri veya gitmesi gereken üniversiteyi bile belirleyebiliyor. Bu durum sanıldığının aksine ebeveynlerin çocuklarına yardımcı oldukları bir durum değildir. Aksine onlara zarar vermektedir. Kendi kararlarını alamayıp bunun için emek göstermeyen gençler üniversiteye gittiklerinde ailelerinden gördükleri bu desteği bulamayacak ve bir boşluğa düşecektir. Gençlerin isteklerine kulak verilmeli ve tercih süreci aile olarak ortak bir şekilde ele alınması gereken bir süreçtir.
Sonuç olarak tercih süreci belki de sınava hazırlanmaktan daha da telaşlı ve zorlu geçebilen bir zaman dilimidir. Bu zamanı verimli bir şekilde değerlendirmek adına gençlerin kendilerine ‘’Gerçekten ben ne istiyorum, nasıl bir üniversitede okumak isterim, üniversitedeki hocalarım kimler olsun isterim, nasıl bir üniversite hayatım olsun isterim, hangi bölümde okuduğumda mutlu olacağım, kendimi nasıl bir mesleği yaparken görüyorum, hangi şehirde üniversite okumak bana kendimi iyi hissettirecek?’’ gibi soruları sorması gerekmektedir. Bunun dışında gençlerin tercih edecekleri üniversite ve bölümleri araştırmaları nasıl bir yaşam istediklerine dair akıllarda bir hayalin oluşmasına yardımcı olacaktır. Herkesin hayal ettiği ve dilediği bir üniversite hayatına ulaşabilmesi umudumla, iyi tercihler gençler.