Dünya kadınlar gününü kutladık, kutlamaya devam ediyoruz. Kadınlar kendi kolektif çabaları ile yürüyüşler düzenliyor ve gürültü çıkarıyorlar. Seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Bunun diğer tarafında şirketler veya kurumlar çeşitli özel mesajlar ile kadınların gününü kutlamaya çalışıyor. Bir günlüğüne kadınlar özen gösterilen veya dikkat edilmesi gereken hassas bir şeymiş gibi görülüyor. Peki kalan diğer günler?

Kadınlar sadece kadın oldukları için öldürülüyor. Bir günlüğüne dünyanın merkezine sözde bir şekilde konulmuş kadınlar, sürekli olarak şiddete maruz kalmaya devam ediyor. Tüm bunların dışında eril bakış açısına sahip insanlar özlü sözler ile kadınların yanında olduğunu göstermeye çalışıyor. Bu çaba keşke tüm uygulamalar ile kendini göstermiş olsaydı.

Kadınlar gününde herkes süslü cümleler kuracaktır. Ancak başka cümleleri de hatırlamak gerekiyor. Kadına şiddetin abartıldığını ve kadın erkek eşitliğine inanmadığını söyleyen bir yöneticiyi hatırlayalım mesela. Aynı yönetici kadının bedenine yönelik kararı yine kadınlara bırakmak yerine her şeyi yönetmeye çalıştıkları gibi bu kararı da yönetmeye çalışıyorlar.

Kadınların iş aradığı için işsizliğin yüksek olduğunu söyleyen bir bakan vardı. Kadının iffetli olması ve herkesin içinde kahkaha atmaması gerektiğini söyleyen başka bir bakan vardı. Kadınların yaşadığı t*cavüz olaylarına ilişkin kadının suçu olduğunu öne süren yöneticiler vardı. Kadının ahlaklı olması gerektiğini ve kadına karşı şiddet gösterenlerin haklı gerekçeleri olduğunu öne süren açıklamalar yaptılar.

Hala neden bayan değil de ‘’kadın’’ denilmesi gerektiğini anlamamakta ısrar eden bakanlar var. ‘’Bayanlara evdeki işler yetmiyor mu?’’, ‘’Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor.’’ gibi söylemlerde bulunan kişiler var. Anneliğin kutsallığını kullanarak anne olan kadınların başka bir kariyer planlaması yapmaması gerektiğini öne süren açıklamalar var. Kadının fıtratında erkeğe köle olmanın olduğunu söyleyenler var.

Peki tüm bu açıklamaları veya sözleri söyleyenler kimler? Eril zihniyete sahip kişiler. Kadınları yine kadına düşman etmeye çalışan bakış açısı. Yalnızca özel günlerde süslü cümleler ile açıklamalar yapıp, iş uygulamaya geldiğinde koltuklarına geri çekilen insanlar. Yasaların veya yaptırımların kadın cinayetlerinde uygulanmasını engelleyen, İstanbul Sözleşmesi’ni iptal eden kişiler. Kadınları eve kapatılması gereken bir nesneye dönüştüren kişiler.

Tam da tüm bunlar için kadın dayanışması önemli. Çünkü birlikte çok güzeliz. Birlikte çok güçlüyüz. Sadece kadınlar olarak değil; hak temelli adalet anlayışını savunan tüm insanlar olarak güçlü olabiliriz. Sözde değil özde kutlamalar yapan insanlar olarak güçlüyüz. Bu nedenle birbirimize ve en çok da dayanışmaya ihtiyacımız var. Ne dersiniz?