Toplum olarak çok gerginiz.

Akıl alacak gibi değil.

En hafif bir rüzgardan nem kapıyoruz!

Yan baktın, yol vermedin kavgalarında cinayetler işleniyor.

Empati yapan, ufak tefek yanlışlıkları anlayışla karşılayan yok.

Bir toplumun bu denli gergin olması olacak şey değil.

Ekonomik sorunların, ülkedeki bir sürü olumsuzluğun faturası doğal olarak insanlara yani gene bize çıkıyor.

Ülke doğru, dürüst yönetilemiyor.

Sorun sadece yöneticilerde de değil.

Biz de doğru, dürüst davranmıyoruz.

Soygun, vurgun, yağma günlük olaylar haline geldi.

Örf, adet, gelenek hak getire.

Dürüstlük lafta kaldı.

Herkes hampa peşinde koşuyor.

Bir alıntıyla, sosyal şizofrenin tanımı şöyle.

“Formun üstü

Şizofren bir bireyin davranışlarını, hareketlerini, gerçeği algılayış şeklini ve düşüncelerini çarpıtarak değiştiren, ailesi ve sosyal çevresi ile ilişkilerini bozan psikiyatrik bir hastalıktır. Ciddi ve kronik bir hastalık olan şizofrenide hastalar gerçeklikle arasındaki bağlantısını yitirerek farklı davranışlar sergilemeye, gerçek olmayan olaylara inanmaya ve kişiliklerini değiştirmeye eğilim gösterir. Hayat boyu süren bir hastalıktır ve bu nedenle sürekli olarak tedavi gerektirir.”

Günümüzde belli kesimler, toplumu özellikle de gençliği, çağ dışı kalmış düşünsel açılımlara, özellikle de dogmalara yönelterek onları istedikleri yöneltip yönetmenin peşinde koşmaktalar.

Her toplumun kendine göre kutsal bildiği Allah, din, kitap, örf, adet ve gelenekleri vardır.

Bu değerleri istismar ederek, bireyleri ve de toplumu gerçeklerden ve gerçekçilikten uzaklaştırıp, çağ dışı kalmış düşünsel yaklaşımların için sürüklemekle meşgul olanlar, üzülerek söylüyorum, bunlar hem etkili yerlere tırmanıyor hem de giderek etkinleşip çoğalıyorlar.