Ne çok konuştuk hayata dair, sonra dine ve ahlaka kitaba dair...Yoksullardan söz edildi camilerde, yetimlerden söz edildi, kardeş olun filan dendi...Yardımlar topladık yeni camiler için, yeni hocalarımızdan yeni sözler dinledik, ama bize çok faydası olmadı bu sözlerin sanki...Oldu mu dersiniz, mesela bu cuma hutbesinden ne kaldı aklımızda, kaç kişi biliyor bunu sahi?

Haydi soralım kendimize, veya sen bana ben sana sorayım becerebildik mi yeni şeyler öğrenmeyi Aziz İslama dair, daha bir yakın olabildik mi Allah'a? Veya sahi böyle bir derdi var mı Müslüman ahalinin?

Mesela bu ay bir açın karnını doyurduk mu, bir yetimi hatırladık mı en azından? Kimsesi olmayan yaşlı bir kadını ziyaret edip "nasıl teyze" diyen olduk mu? Bunu hatırlatmak bir kardeşlik görevimiz değil mi, bir birimize?

Ne demişti Hazreti Muhammed "iki günü bir birine müsavi olan ziyandadır" bundan ne anladık mesela? Yolculuğumuzun ne yana olduğu hakkında bir fikrimiz var mı? Kimi yolculukların sonunun felaket olduğunu nasıl bilmemiz gerekir ya da?

Sonu Aydınlık olmayan, sonu Allah'a çıkmayan her yol insana acı verir sonunda, bunu söyleyelim bir birimize...Bir birimizin elinden ve kalbinden tutmayı iman haline getirelim...Ekmeğimizi paylaşmamız gerektiği hep aklımızda olmalı, iman edenlerden, ve İslam adına insanlık adına söz edenlerden isek...

Bilelim düşenin elinden tutmayan, aç kalanı doyurmayan, yetimin saçlarına elleri değmeyen, ihtiyaç sahibi birisinin kapısına varmayan bir kişinin başkalarına sözler etmeye, dinden imandan ahlaktan söz etmeyi hak etmez...

Bütün bunlara bir bahane buluyorsak, bir çıkış yolu arıyorsak kendimize gerçeklerden kaçmaya çalışmaktır bu...Sorumluluktan ve kardeşlikten, sonra insanın kendinden kaçmasıdır işte...

Kendimizi kandırmayalım, kendimize yenik düşmeyelim diye zaman zaman hatırlatıyoruz bunları...Bakın gürültü çıkarmaktan başka yapabildiğimiz bir şey yok Kudüs için...Oysa en az yüz bin kişi, yüz bin genç adam sınır kapılarına dayanır Kudüs için savaşmak veya ölmek istiyoruz der, denebiliyor mu?

Şehirlerde onar yirmişer toplanmış bir kaç güzel insanın sesini duyabiliyoruz...Birileri bizi kandırmaya devam ediyor, ve biz kendimizi kandırmaya devam ediyoruz...

Çok çirkin bir ahlak, durmadan başkalarını suçlamak, biz ne yapıyoruz, sen ne yapıyorsun, ben ne yapıyorum, tek başımıza yapabileceklere talip miyiz mesela, bunu kendimize soralım...

Her şey gözümüzün önünde kaybolup gitti...Önce kalbimizi kirlettiler, sonra dinimizi parça parça eden  kişiler geldi, yaptılar yapacaklarını...Ve sonra oğullarımızı kızlarımızı kaybettik dünya için, görmezden geldik onların yok oluşlarını, yazık ettik kendimize ve çocuklarımıza...

Bakın şehirlerden kuşlar çekip gittiler, kalsalardı yaşayama imkanları yoktu...Ne yuvaları kalmıştı, ne yuva yapacak dal...Doğrusu insan çok fazla zalim oldu...

Ondan demeye çalışıyoruz...İnsan yanlarımız Müslüman yanlarımız tamamıyla yok olmadan, kalbimiz kap kara kesilmeden kalan kuşlara yuva yapalım...Yapalım bunu...Sonra son aç adamı son aç kalan kadını doyuralım...Gidelim son yetimin saçını okşayalım, son ihtiyaç sahibi teyzeye uğrayalım, nasılsın diye hatırını soralım...İmkan dahilinde ihtiyaçlarını giderelim...

Yakınlarımızın kalbine yeniden dokunalım...Yanımızda çalışanların hakkına riayet edip etmediğimizi bir daha gözden geçirelim...Sokağın hakkını sokakta  susuz ve aç dolaşan kedilerin hakkını bir daha gözden geçirelim...Allah'ın hakkına ne kadar riayet ettiğimizin de...

Hazreti Muhammed! Aziz Peygamberimizi yeniden dinleyelim kalbimiz aydınlık olsun istiyorsak...Ve Aziz İslama uygun bir hayatımız olsun istiyorsak da....Vallahi bu bir çığlık, kimseye akıl vermek değil muradım...Işık diyorum, bir birimize ışık olalım diyorum sadece...

Kardeşlik içinde kalın...İyilik içinde kalın...Selam olsun her birinize...