"Ben erkekliğimin zekatını versem sen de erkek olurdun"
DP Milletvekili Murat Ali Ülgen milletvekili sıralarından kürsüde konuşan hatibe laf atıyor: "Sen erkek misin be?” “Zekatını versem sen bile erkek olurdun" diyerek kürsüde konuşmasına devam eder Osman Bölükbaşı. 
 Siyasi arenadaki yerini Osman Bölükbaşı 1946 yılında Demokrat Parti (DP) saflarından katılarak almıştır. 1947 yılında DP’den istifa ederek Millet Partisi'ni kurmuş, siyasete veda edinceye kadar partisinin genel başkanı olmuştur.
"Türkiye'de bütün sektörleri tetkik ettim, en büyük kazanç sağlayanın din ticareti olduğunu tespit ettim” diyen Osman Bölükbaşı, kürsüye çıktığı zaman miting alanları tıklım tıklım insanlarla dolar taşardı. Hitabetin içine kattığı kendine has mizahla dinleyicileri coşturur, yer gök alkışa keserdi. Miting alanı açık hava tiyatrosu gibi gösterinin ne zaman biteceği önemli değildi. İzleyenler yağmur demeden, sıcak demeden saatlerce dinleyip alkışlarlardı. Bölükbaşı alkışlarla kürsüden inerken, "Sizin harmanınız büyük de tanesi çıkmıyor, bu meydanlarda aşka gelip Rahman'ı alkışlarsınız, sandık başına gidince şeytana sarılırsınız."
Siyasi yaşamı boyunca altı kez tutuklanarak cezaevine kondu. Bölükbaşı 1949 yılında tutuklandığı zaman oğlu Deniz 20 günlüktü. Cezaevine girmeden önce evden çıkarken oğlunun beşiğine eğilir, kulağına şöyle seslenir: "Bu memleketi az su temizlemez diye ismini Deniz koydum. Ben geri gelmezsem bu pisliği sen temizle" diyerek cezaevinin yolunu tutar.
Tek başına DP’ye mecliste yaptığı muhalefetle kök söktürmüş, Kırşehirli olması, Kırşehir'den milletvekili seçimlerinde tulum çıkarması, iktidarı kızdırmış, iktidar Kırşehir'i ilçe yaparak cezalandırmıştır. 
TRT’nin iktidar yanlısı tutumuna karşı çıkmış, bundan dolayı iktidar adını "Tırt Osman "a çıkarmış. Bundan hiç gocunmamış, "Hırtı bu kadar çok olan bir ülkede varsın bir de Tırt olsun" demiştir.
Bir gün Kızılay'da durakta dolmuş beklemekte. Onu tanıyan birisi, "Siz de mi dolmuş kuyruğunda bekliyorsunuz?" diye sorunca, "Ne yapalım yavrum, zamanında cebimizi dolduramadık şimdi dolmuşu dolduruyoruz" der.
Kendi partisinden seçilip başka partiye geçen milletvekillerini, "Ne yapalım düğünü biz yapıyoruz, gerdeğe başkası ile giriyorlar" diyerek hicvederdi. 
Bir kadını sevdi, onun uğruna şarkılar yazdı. Akşamları onun sahne aldığı Gençlik Parkı’ndaki Göl Gazinosu’nda onu izlerken, o platonik aşkın acısını içine attı. Yuvası sarsıldı. İsmet İnönü, Mevhibe Hanım araya girdi durum düzeltildi. Bir gazeteci ile yaptığı sohbet sırasında hanım efendinin ismi zikredilince, "Eli elime değmedi ama, lafı anamı belledi" dedi. 
Son söz,"BAKİ KALAN BU KUBBEDE BİR HOŞ SADA İMİŞ”