Değerli okurlar.
Daha önce yayınlanan “SİYASET VE BEN” köşe yazımda,
Siyasetçiler gibi,
Bol keseden atıp tutup, 
Bir nevi esip gürleyerek,
Belli konulara değindikten sonra, 
Bakın ne demişim:
“Son yıllarda siyasetten o kadar soğumuşum ki, ne siyasi haberleri ne de siyasetçileri dinlemediğim gibi, siyaset konuşanın yanından tabanları yağlayıp kaçıyorum” diye döktürmüştüm.
Aslında söylediklerim yalan değil.
Hepsi doğru olmasına doğru da.
Doğru olmayan.
Sonrasında.
“Karnım aç” demenin bile, bir anlamda siyaset olduğunu çok iyi bildiğim halde, böyle bir cümleyi nasıl kurduğuma şaşıyorum! 
İstesek de istemesek de.
Yaşamla ilgili her değerlendirmenin, siyasi bir yaklaşım olduğu gerçeğini kabul etmek zorundayız. 
Gerçek bu olduğuna göre.
Bundan böyle.
Siyasetçilerimiz gibi esip gürlemeden, hamasi takılmalara tevessül etmeden, siyasi değerlendirmeler yapmamda bir sakınca olmayacağına karar verdim.
Zira. 
Siyasi yaklaşımdan uzak bir yazı yazmak imkansız gibi bir şey!
Bu yönüyle.
Bu ince çizgiyi göz ardı ettiğim için, tüm okurlarımdan özür diliyorum.
Aslında.
Ben de genç yaşlarımda, olaylara ve gelişmelere tek yönlü, önyargılı bir biçimde, at gözlüğü ile bakıyordum.
Neden böyle baktığımı hala çözebilmiş değilim!
Ama bugün.
Uzun yıllara dayanan siyasi serüvenim sonrasında.
Med–Cezir gibi.
Düşünsel açılımlar, inançlar, örfler, adetler ve gelenekler.
Egemen güç tarafından, zamanla şu ya da bu biçimde tersyüz edilebiliyor!
Ama bu geliş gidişte. 
Bir sürü güzel şey yok olurken.
Yerine.
Çok rezil kokuşmuş şeyler gelebiliyor.
Bazen de.
Tam tersi oluyor.
Bugün ise, herkes istediği gibi düşünebilir diyerek, demokrat ve de çağdaş bir yaklaşımla, çağdışı açılımlara hoşgörü ortamı yaratılmak isteniyor gibi geliyor bana.
Ama bir zaman sonra, çağdaş yaklaşımlara hiç mi hiç hoşgörü gösterilmeyebilineceğini kimse düşünmüyor!
Maalesef ben, son yıllarda giderek yaygınlaşan, olaylara ve gelişmelere, özellikle de çağdışı yönelişlere ve de tek yönlü partizanca yaklaşanlara bir türlü tahammül edemiyorum. 
Bana göre, siyasileri de siyasi yapılanmaları da al birini vur ötekine.
Beni hiçbiri bütünüyle tatmin etmiyor.
Tercihim mi?
Kötünün iyisini mumla arıyorum!